Jîla Huseynî
Hem klasik hem de çağdaş Kürtçe şiir söz konusu olduğunda, genelde erkek şairlerin isimleri gelir akla. Ancak bu, #Kürt kadın# şairlerinin olmadığı anlamına gelmez. Bundan ziyade kadınlar açısından sanatlarını toplumla buluşturma, paylaşma koşulları daha sınırlı olduğu, o nedenle de şiirlerini yayınlayabilen kadın şairlerimizin sayısının daha düşük olduğu söylenebilir.
Şiirlerini yayınlama imkanını bulup da bugün maalesef pek tanınmayan Kürt kadın şairlerinden biri de Jîla Huseynî'dir. Ünlü İranlı şair Füruğ Ferruhzad gibi genç yaşta trafik kazasında hayatını kaybeden Jîla Huseynî'nin kısa ama dolu hayat hikayesine bir göz atalım...
Yaşamı
1964 yılında #Doğu Kürdistan#'ın #Seqiz# kentinde aydın özelliklere sahip, edebiyata ilgili bir ailenin kızı olarak dünyaya gelir. Şeyh olan dedesi aynı zamanda şair ve hattat. Jîla'ya en çok destek veren ise, babası Mehran Huseynî. Hakim olan babasının sahip olduğu çok zengin kütüphane, Jîla için sihirli bir mekan olur. Edebiyata ilgisi daha küçük yaşta hem okul hocaları hem de ailesi tarafından fark edilir. O senelerde İran'da yaşanan devrimle birlikte kadın olarak dış dünyaya açılmak, var olan feodal kalıpları yıkmak büyük bir cesaret ister.
Jîla'nın hayatla ilk tatsız tecrübesi, şiir yazmaya başladığı bir dönemde, henüz onbeş yaşındayken babasının amcaoğlu Vefa Huseynî ile evlendirilmesi olur. Ancak beş sene sürdürebildiği bu evlilikte Bihar Zohre adında bir kızı olur.
Boşandıktan yedi yıl sonra Seqiz'de tanıştığı Şahrez Nusodî ile evlenir. Bu evlilikte iki çocukları olur. Erkek çocuğun adı Ramîn, kız çocuğa ise Jîna adını verirler. 1996 yılında on aylık kızı ile, Tahran'a gelen Kürt şair Şêrko Bêkes'i karşılamaya gider. Ancak Seqiz'e yakın bir yerde geçirdikleri trafik kazası sonucu ikisi de hayatını kaybeder. Bu dünyadan göç ettiğinde henüz 32 yaşındadır.
Eserleri
Jîla Huseynî, ilk eserlerini çoğunlukla Farsça kaleme alınır. İlk el yazması olan Ber Bayê Çû'daki yazıları da Farsça. Ber Bayê Çû, Jîla istemediğinden yayınlanmaz.
Seqiz radyosunda Kürtçe program yaptığı 1984-85'te yazım dili de değişir. Radyoda 'Biz ve Dinleyiciler' adlı program ile birlikte şiir ve öykülerini Kürtçe yazmaya başlar. Fakat Jîla'nın Kürtçe edebiyata ilgisi ve bu konudaki bilgisi, babasının zengin kütüphanesinden dolayı daha öncelere dayanır. Okuduğu kitaplarla birlikte kendi halkının, kendi dilindeki edebiyata ilgisi giderek büyür. Artık sadece anadilinde yazar.
Jîla Huseynî şiirlerinde aşka, kadına, nasihatlara ve yakarışa hep atıfta bulunurken daha sonraki dönemlerde daha çok eleştirel ve geleneksel toplum törelerine karşı, erkek yaklaşımına karşı bir isyanın sesini taşır. Bunun yanında gelenekçi kadını edebiyatta hiçe sayan yaklaşımlara karşı kadının dili ve duygusunu öne çıkarır. Bu nedenle şairin şiirleri iki kategoriye ayrılır. Çektiği acıları şiir yoluyla dile getirir. Çok kişi tarafından hem yaşam hikayesi hem de şiirleri itibariyle Füruğ Ferruhzad'a benzetilir.
Hayattayken basılan tek şiir kitabı, Geşey Evîn adıyla 1995'te yayımlanır. Qelay Raz adlı ikinci şiir kitabı ise 1998'de çıkar.
Jîla Huseynî, şiir ve öykü çalışmaları yanı sıra, aynı zamanda çocuklar için masallar yazar, Sadeq Hedayefî'nin bir kitabını Kürtçeden Farsçaya çevirir.
Yansımalar
Jîla Huseynî'nin ölümünden sonra yayımlanan kitabı Mirina Rojê'nin önsözünü yazan Şêrko Bêkes, kendisini görmeye gelirken kaza geçiren genç şair için şöyle der: Ben onu mektuplarından yakından biliyorum; şiir aşık'tı, Jîla da maşuk'tu. Bêkes ayrıca şunları not düşer: Toprak özgürlüğü, kadın özgürlüğü, sözün özgürlüğü için, aşk neredeyse o da oradaydı.
Jîla Huseynî'nin Mirina Rojê adlı şiir kitabı, Kuzey Kürdistan'da Avesta Yayınları tarafından Şahmaran serisi kapsamında Latince alfabesiyle basıldı.
Hayatı, Doğu Kürdistanlı sinemacı Şîrîn Cîhanî tarafından belgesele konu edildi.
* * *
Şîret
Ji wê dema ku te keçek nazdar
kîr bûka ber mala xwe
dexîla te me
agahdarî wê be
tu bîna tiliyên min neke
li ser guldan
û taq û pencerên xwe
Eger ji te re got:
Bîhna gulek weriyayî
tê difna min
Bêje:
Giyanê min
bawer bike
ji bilî te
tu gul tune li vê cîhanê.
Tu neke û navê min hilde
û bextewariyê
li oda xwe tengezar bike!
Eger bû û te jinek dît
bejna wê bi xewê xemilandî be
çavên wê kiz û xembar bin
lêvên wê ziwa û qelişî bin
û te ez pê şibandibim
neveciniqe
nebêje wêneyê vê hejarê
di albûma raburiya min de
yadîgar e. [1]
Jîla Huseynî