Βιβλιοθήκη Βιβλιοθήκη
Αναζήτηση

Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!


Search Options





Σύνθετη Αναζήτηση      Πληκτρολόγιο


Αναζήτηση
Σύνθετη Αναζήτηση
Βιβλιοθήκη
Kουρδικά ονόματα
Χρονολόγιο των γεγονότων
πηγές
Ιστορία
Συλλογές του χρήστη
Δραστηριότητες
Αναζήτηση Βοήθεια;
Δημοσίευση
Video
Ταξινομήσεις
Τυχαία item!
Αποστολή
Στείλτε το άρθρο
Αποστολή φωτογραφίας
Survey
Η γνώμη σας
Επικοινωνία
Τι είδους πληροφορίες που χρειαζόμαστε!
Πρότυπα
Όροι Χρήσης
Στοιχείο ποιότητας
Εργαλεία
Σχετικά με
Kurdipedia Archivists
Άρθρα για εμάς!
Προσθέστε Kurdipedia στην ιστοσελίδα σας
Προσθήκη / Διαγραφή Email
Στατιστικά Επισκέπτες
Στατιστικά στοιχεία
Γραμματοσειρές Μετατροπέας
Ημερολόγια Μετατροπέας
Γλώσσες και διαλέκτους των σελίδων
Πληκτρολόγιο
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
Γλώσσες
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Ο λογαριασμός μου
Είσοδος
Η ιδιότητα του μέλους!
Ξεχάσατε τον κωδικό σας!
Αναζήτηση Αποστολή Εργαλεία Γλώσσες Ο λογαριασμός μου
Σύνθετη Αναζήτηση
Βιβλιοθήκη
Kουρδικά ονόματα
Χρονολόγιο των γεγονότων
πηγές
Ιστορία
Συλλογές του χρήστη
Δραστηριότητες
Αναζήτηση Βοήθεια;
Δημοσίευση
Video
Ταξινομήσεις
Τυχαία item!
Στείλτε το άρθρο
Αποστολή φωτογραφίας
Survey
Η γνώμη σας
Επικοινωνία
Τι είδους πληροφορίες που χρειαζόμαστε!
Πρότυπα
Όροι Χρήσης
Στοιχείο ποιότητας
Σχετικά με
Kurdipedia Archivists
Άρθρα για εμάς!
Προσθέστε Kurdipedia στην ιστοσελίδα σας
Προσθήκη / Διαγραφή Email
Στατιστικά Επισκέπτες
Στατιστικά στοιχεία
Γραμματοσειρές Μετατροπέας
Ημερολόγια Μετατροπέας
Γλώσσες και διαλέκτους των σελίδων
Πληκτρολόγιο
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Είσοδος
Η ιδιότητα του μέλους!
Ξεχάσατε τον κωδικό σας!
        
 kurdipedia.org 2008 - 2024
 Σχετικά με
 Τυχαία item!
 Όροι Χρήσης
 Kurdipedia Archivists
 Η γνώμη σας
 Συλλογές του χρήστη
 Χρονολόγιο των γεγονότων
 Δραστηριότητες - Kurdipedia
 Βοήθεια
Νέα θέση
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Στατιστικά
Άρθρα 518,861
Εικόνες 106,274
Βιβλία 19,333
Σχετικά αρχεία 97,317
Video 1,398
Μέρη & Οργανισμοί
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανι...
Μάρτυρες
Φιντάν Ντογάν
Χάρτες
Mε πράσινο οι περιοχές που ...
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημ...
Βιβλιοθήκη
Αζάντ με λένε
TÜRK DEMOKRATLARININ KÜRT ALGISI! -I
Ομάδα: Άρθρα | Άρθρα Γλώσσα: Türkçe
Share
Facebook0
Twitter0
Telegram0
LinkedIn0
WhatsApp0
Viber0
SMS0
Facebook Messenger0
E-Mail0
Copy Link0
στοιχείο κατάταξη
Άριστη
Πολύ καλό
Μέσος όρος
Κακή
Κακό
Προσθήκη στις συλλογές μου
Γράψτε το σχόλιό σας για αυτό το προϊόν!
Είδη ιστορία
Metadata
RSS
Αναζήτηση στο Google για τις εικόνες που σχετίζονται με το επιλεγμένο στοιχείο!
Αναζήτηση στο Google για το επιλεγμένο στοιχείο!
کوردیی ناوەڕاست0
Kurmancî - Kurdîy Serû0
English0
عربي0
فارسی0
עברית0
Deutsch0
Español0
Française0
Italiano0
Nederlands0
Svenska0
Ελληνική0
Azərbaycanca0
Fins0
Norsk0
Pусский0
Հայերեն0
中国的0
日本人0

Türk demokratlarının Kürt algısı -I

Türk demokratlarının Kürt algısı -I
$TÜRK DEMOKRATLARININ KÜRT ALGISI! -I$
$Osmanlı” öldürür ama suçlu daima Kürttür. Osmanlı baskı yapar, kabahatli olan yine Kürttür” Şeyh Sıddık$
Olay ve olguları tarihsel kökünden ve onun gelişim seyrinden kopardığımız an bizi yanlış algılamalara götürür, dolaysıyla sorunun çözümünde asıl gerçek yerine bize dışarıdan sunulan “doğrular” üzerinde hareket etmemiz sağlanır. Türkiye’de yaşanan TSK ve onun denetiminde olan yargı kurumu ile sivil bürokrasi arasındaki çatışma bugünün olayı değildir, tam aksine 1946’dan sonra “çok” partili sisteme geçişle birlikte gelen yarım yüz yıllık bir olaydır. Bu çatışmanın temelinde Mustafa Kemal’in bakış açısı olan iki temel olgu vardır; biri devlet diğeri ülke!

Bu devlet ve ülke temelinde sürdürülen çatışmanın özünde Kürt sorunu vardır ve bu sorundan doğan çatışmada Türk aydınlarının taraf olması kuşkusuz kaçınılmazdır. Dolaysıyla Kürt sorununda biri Kemalizm’in Devlet çıkarı politikasını savunuyor, diğeri Kemalizm’in ülke çıkarı politikasını sürdürüyor. Ahmet Altan Kemalizm’in devlet politikasını savunan çevre ile bir taraftır. Devlet çıkarı söz konusu olduğunda Kürtler hatırlanır(!) Kürtlere bir takım ‘demokratik’ hakların verilmesi savunulur, fakat Kürtlerin bir ulus olmasından doğan ulusal haklarından bahsedilmez, Kürtlerin ulus olmasından doğan ulusal hakları görmemezlikten gelinmesi noktasında Ülke çıkarlarını savunan kesimle ortak noktaya sahiptirler. Ülke çıkarı söz konusu olduğunda Kürtler yok sayılır, inkâr edilir.
TÜRK demokratlarının Kürt algısı-1 Turk_Demokratlari-250x140Her iki noktada da Kürtler hedeftir. Devletin demokratikleşmesine Kürtler yeterli destek vermediği için suçludur. Kürtler Kürt oldukları için farklı davranması, farklı hareket etmesi, kimliğini öne çıkarması “ülkenin birlik ve bütünlüğü” açısından total suçludur, dolaysıyla katli vaciptir ve on iki yaşında bir çocuğun bedeninde on yedi mermi çıkar.

Devlet ve ülke çıkar politikalarının günümüz açısından değil geçmiş tarihi süreci ile ele aldığımızda devlet ve ülke birbirinden ayrıymış gibi görünür, fakat özünde Türk devletinin resmi ideolojisinin sürdürülmesinin iç ve dış siyasetinde temel dayanağının bu biçimde yürütüldüğünü görürüz. Dışa karşı devletin “demokratik” parlamenter bir sisteme sahip olduğu, anayasası cumhuriyet ilkeleriyle oluşturulduğu, tüm yurttaşların “eşit” haklara sahip olduğu söylenir ve bu konuda da siyasi partilerle, yargı organlarıyla, basın yayın ve üniversiteleriyle bu doğrultuda büyük bir çaba içindedirler.
İç siyasette ise olay çok başka bir biçimde yürütülür. Burada “Türk devleti milletiyle bölünmez bir bütünü” oluşturur ve bu bütünü ‘Milli Şef’ İsmet İnönü 27 Ocak 1925’te Türk Ocakları merkezinde yaptığı konuşmada şöyle açıklar: “… Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları behemehâl Türk yapmaktır. Türklere ve Türkçülüğe muhalefet edecek anasırı kesip atacağız. Vatana hizmet edeceklerde arayacağımız evsaf her şeyden evvel o adamın Türk ve Türkçü olmasıdır.” Türk devleti bu bakış açısını 90 yıla yakındır sürdürüyor ve bundan bir milim ödün vermemektedir.

Türk devletinin resmi ideolojisinin temel dayanaklarını oluşturan bu iki tip politikasının arsında hiçbir zaman bir fark konmamıştır. Örneğin, devlet çıkarı temelinde yürütülen politikada Kürtler için yasal zeminde hiçbir işlem yapılmaması esastır. Ülke çıkarı ise bunun tersi temelinde bir işlev görmektedir; ülkenin parçalanma korkusu içinde sürekli Kürtlerin – Türklerin birliği savunulur ve Kürtlerin haklarından bahsedilir, uluslar arası ilişkilerde bu durum çok açık bir biçimde sürdürülür. Bu konuda Özal döneminde Türk devletinin yürüttüğü dış politikası çok açıktır ve 1990 başlarında Erdal İnönü’nün ABD dönüşü partisine hazırlattığı Kürt raporu vardır. (ve bu rapor devletin gizli arşivlerine kaldırılırken) Kamuoyunun o ‘tantanalı’ dönemini geçiştirmek için Özal:“ herkes ana dilini kullanmalıdır, ana dil üzerindeki yasaklar kalkmalıdır.” diyerek fısıltı basınıyla tartışmaya açıyordu, fakat ömrü vefa etmedi. Burada “ana dil üzerindeki yasaklar kalkmalıdır.” derkenKürtlerden başkasını kast emiyordu! Özal’ın başkanlığı döneminde yürütülen “Kürt” politikası karşısında “Türkiye demokratikleşiyor ve Kürtler kendi demokratik haklarına kavuşacaktır” umuduyla ağızları sulanan Kürt liberalleri göbek atıyordu! Ve tabi, Erdal İnönü’nün başkanlık yaptığı Sosyal Demokrat partisinin “Kürt” vekillerinin Paris Kürt konferansı sonrası yaşadıkları o hazin son akıllara durgunluk verecek bir manzaraydı, evet çok ilginç bir manzaraydı(!)

A.Öcalan’ın bahsettiği Mustafa Kemal’in ruhunu oluşturan 1921 anayasasının demokratik olduğu ve ikinci cumhuriyet olarak sahiplenilmesi gerektiğini söyler. Bu bakış açısını Uğur Mumcu da savunmaktaydı. Hatta Uğur Mumcu işi daha ileri götürerek 1921 anayasasında Kürtler için ön görülen demokratik haklar 1924 anayasasından çıkarılmasının nedeni ‘Kürt isyanları yüzünden olmuştur,’ der.
Bir defa 1921 Anayasası oluşturulurken Kürtlerin ‘hakları’ gözetilerek değil, aksine o dönemin ağır sürecinin aşılmasının yanında esas olarak Türk ulusçuluğunun yaratılması için bir zemin hazırlama amaçlıydı. Kürt sorununun uluslar arası alandan Türk devleti lehine politik olarak çözümüne kadar Mustafa Kemal Osmanlıcıdır. Burada tek bir amacı vardır dağılan Osmanlı imparatorluğunun merkezi halini toparlayarak yeni bir devlet oluşturma çabası içindedir. Bu çabasını Osmanlı’nın azınlıklar politikasını sürdürmede kendini açığa vurmaktadır. 1924’e kadar Osmanlıcıdır 1924’den sonradır ki asıl kimliği olan Türkçülüğü açığa çıkar.

Örneğin; “Ocak 1923… Mustafa Kemal Lozan da sıkışan İsmet Paşa’nın durumunu, hem yurt içindeki, eleştirilere karşı, hem de barış masasındaki zorluklara karşı destek olması amacıyla 16–17 Ocak 1923 tarihli ünlü İzmit konuşmasını yapmıştır.”

Mustafa Kemal’in o ünlü İzmit konuşması şöyledir:
“Kürt sorunu, bizim, yani Türklerin çıkarları için kesinlikle söz konusu olamaz. Çünkü bizim ulusal sınırlarımız içinde Kürt öğeleri öylesine yerleşmişlerdir ki, pek sınırlı yerlerde yoğun olarak yaşarlar. Bu yoğunluklarını kaybede ede ve Türklerin içine gire, gire öyle bir sınır oluşmuştur ki, Kürtlük adına bir sınır çizmek istesek Türkiye’yi mahvetmek gerekir. Örneğin Erzurum’a giden, Erzincan’a, Sivas’a giden, Harput’a kadar giden bir sınır çizmek gerekir. Ve hatta Konya çöllerindeki Kürtleri de göz önünde tutmak gerekir. Bu nedenle başlı başına bir Kürtlük düşünmekten çok Anayasamız gereğince zaten bir çeşit özerklik oluşacaktır. O halde hangi bölgenin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir. Bundan başka Türkiye’nin halkı söz konusu olurken onları da beraber ifade etmek gerekir. İfade olunmadıkları zaman bundan kendileri için sorun çıkarırlar. Şimdi TBMM hem Türklerin hem Kürtlerin yetkili temsilcilerinden oluşmuştur. Ve bu iki öğe, bütün çıkarını ve bütün yazgılarını birleştirmiştir. Yani onlar bilirler ki, bu ortak bir şeydir. Ayrı sınır çizmek doğru olmaz.”

Burada şunu görüyoruz ki Türk devletinin çıkarları için Mustafa Kemal o günün koşullarında “hangi bölgenin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak yöneteceklerdir.” Derken çok “radikal” bir çıkış yapmaktadır. Amaç, Türkiye’nin bölünmemesidir, onun içinde Türkün Kürdün birlikteliği esastır söylemini geliştirerek uzun vadede Türk ulusçuluğunu yaratmak için bu tür keskin çıkışlardan kaçınmamıştır. Zaten 1924 gelindiğinde artık Türkün Kürdün birlikteliği veya Kürtlerin kendi kendilerini özerk olarak yönetmeleri vs. söz konusu olmadığı gibi Kürtlerin varlığı inkâr edildi ve Kürt kelimesinin söylenmesi bile yasaklandı.

Türk aydınları, 1921 TC anayasasında ve Mustafa Kemal’in İzmit konuşması çerçevesinde ele alınan Kürt sorununa ilişkin çözümlere hiçbir zaman hukuki açılım yapılmadığı gibi Kürtlere yasal hiçbir hak verilmemesinin nedenini getirip götürüp işi Kürt isyanlarına bağlamaktadır. Bu düşünce sistematik olarak 1920 den bu tarafa günümüze kadar sürdürüldü. Bu günde Ahmet Altan ve benzerleri de bu sürdürülen düşüncenin takipçileri olarak hareket etmektedirler. Ahmet Altan’a göre Türk – Kürt çatışmasının nedeni demokrasi sorunundan kaynaklanmaktadır, dolaysıyla Türk – Kürt çatışmasının barış içinde demokrasiyle çözüleceğini söyler. 11. 26 2009 tarihli köşe yazısında: “… bu ülkenin barışa ihtiyacı var. Türklerin de var, Kürtlerin de var. Çocuklar ölüp duruyor. Hiçbir neden bulamasanız bile çocukların hayatını kurtarmak için barış gerekir. Üstelik barışla birlikte bu ülkeye zenginlik ve mutluluk da gelecek.” diyen Sayın Altan,Türk – Kürt çatışmasının siyasi ve ideolojik bir sorun olduğunu tartışmak yerine arabesk takılıyor ve duygu sömürüsü yapıyor. Kürt sorunun siyasi bir sorun olduğu dolaysıyla bir barış sorunu olmadığını bilmemesine imkân yoktur. Elbette ki barış gereklidir, fakat barışın siyasal bir yönü ve temeli olduğunu göz ardı edemeyiz. Önce Kürdistan adından bahsetmeniz gerekiyor, Kürtlerin yaşadığı yer Türkiye değil Kürdistan’dır dolaysıyla Kürt ulusundan bahsetmeniz gerekiyor. İşe bu noktadan başladığımız an Türk – Kürt karşıtlığının ne olduğunu görürüz ve barışın nasıl ve hangi çerçevede gerekli olduğunu o zaman tartışabiliriz. Önceden çocuğun cinsiyetini belirlemeden isim koyamayacağımız gibi. “.bu ülkenin barışa ihtiyacı var.”derkenTürkiye’den, dolaysıyla Milli misak-i’yle hareket edilmektedir. Peki, Kürdistan Türkiye’midir? Kürtlerin buradaki statüsü nedir, azınlık mı, ulus mu, bir gurup mu, yoksa göçer bir topluluk mu, nedir? Kürtler derken neyi kastediyorsunuz?

Türk – Kürt çatışması, sömürge ile sömürgeci arasındaki bir çatışmadır, dolaysıyla bu çatışma her hangi bir demokrasi sorunu değildir. Ortada bir işgal ve işgalci olayı vardır. Türk devletinin Kürdistan’da ki varlığı askeri işgale dayanmaktadır. Burada bir barış olacaksa önce Türk devletinin Kürdistan’da sürdürdüğü askeri işgalinden vazgeçmesi gerekiyor, ancak o zaman iki halk, iki ulus olarak gerçek anlamda bir barış sağlanması için siyasal bir zeminde eşit koşullarda buluşabilecektir; aksi takdirde barış istemi iyi niyetten öteye gitmez.
Sayın A. Altan bir sonraki köşe yazısı olan “APO VE MANDELA” da : “Savaşı Apo başlattı. Bugün barışı başlatacak güce de sahip. Apo’suz ve PKK’sız bir barış mümkün değil.” Demektedir. Bir kere, PKK TC. devletinin Kürtlerin başına bela ettiği bir örgüttür. Dikkat edin Ergenekon davasının Kürt ayağı yoktur, niye yoktur? Ne zaman Ergenekon davasının Kürt ayağından bahsedilmek istense hemen ortalık Abdullah Öcalan vasıtasıyla karıştırılıyor. Türk basını, Türk Medyası özellikle bunu derinleştiriyor. PKK’yi gündemde tutmak ve A.Öcalan’ı daha fazla sunmak için Devletin bizatihi kendisi bu işi örgütlüyor. Bakın kozmik oda sürecinde yaşanan olaya devlet süreci kilitlemek için Reşadiye de sekiz askerini öldürüyor ardından A. Öcalan devreye sokularak üç gün sonra PKK’ye üstlendiriyorlar.

27 Mayıs 1960 askeri darbesi.
12 Mart 1971 askeri darbesi.
12 Eylül 1980 askeri darbesi.
Bu darbeler niçin yapıldı ve kime karşı yapıldı? Önce bu soruları tartışmamız lazım.
1984 de PKK nasıl oldu da birden bire Erruh Şemindli baskınıyla ortaya çıktı ve derinleşti? Ki, Erruh Şemindli KDP’nin örgütlendiği alanlardı ve nefes borusuydu TC. Devleti PKK eliyle bu alanı parçaladı ve KDP’nin #Kuzey Kürdistan# alanındaki örgütlenmesinin önünü kesti ve böylece Kuzey Kürtleri KDP’nin etki alanının dışına çıkarıldı
Ve tabi tüm bu gerçekler silah seslerinin arasında boğuntuya getirildi.

Daha geçende ismini hatırlayamadığım bir Albay TV de yapılan bir açık tartışma programında şu gerçeği dile getiriyordu: Apo kim PKK kim, bunlarla asla Türkiye bölünmez, asıl tehlike gerçek Kürt milliyetçiliği yapan örgütler şahıslar var!” diyordu.

Elbette bir öncesi var: Kuzey Kürdistan da 1960 sonrasında yürütülen demokratik mücadele sürecinde 1980 12 Eylüle kadar sömürgeci partilerin örgütlendiği ve yeterli oy aldığını göremezsiniz, Hatta A.Türkeş Kürdistan bölgesine girememiştir. Yürütülen demokratik mücadele sonucu Mehdi Zana Belediye başkanı seçilmişti Diyarbekir’de ama PKK ‘yoktu’ o zaman sadece bir gurup Apocu olarak serseri mayın gibi ortalıkta dolaştırılıyordu. Bakın bakalım, bu gün Diyarbekir’de MHP tabelası bile var bu kimin sayesinde oldu? TC. Devleti askeri işgali ile Kürtleri en fazla Takriri- sükun’a tabi kılabiliyordu ama İçerden feet edemiyordu, bunu PKK eliyle yirmi beş yıllık savaş süreciyle başardı.. 4000 Köy haritadan silindi, 7 milyon iç göç, 4 milyon dış göç yaşandı bunun yanında ( Abdullah Öcalan’ın kendi ifadesiyle) 17 bin PKK’nin iç infazıyla öldürülen Siyasi Kürt var, kırk bin Devlet PKK işbirliği sonucu insan öldürüldü. “Savaşı Apo başlattı” demeniz gerçekleri ters yüz etmektir. Yüz yıldır Kürdistan’da kanlı bir savaş sürdürülmektedir. Bu anlamıyla barış olacaksa Kürt ulusunun gerçek temsilcileriyle olacaktır PKK ile değil ve sizde APO ve PKK’yi Kürtler adına sunmanız TC. Devletinin Kürt karşıtlığı politikasının bir parçasıdır, bu anlamıyla bu vebalın altından kalkamazsınız.

Apo ve Mandela karşılaştırılması bile başlı başına etik bir olay değildir! Her şeyden önce Mandela kendini Güney Afrikalı olarak görmüştür bu yanıyla beyaz azınlığın siyahlar üzerindeki tahakkümüne karşı çıkmıştır. Hiçbir koşulda beyazların “hizmetindeyim ne görev verilirse yapmaya hazırım” dememiştir; aksine beyazların kendilerine gördüğü hakkı Siyahlara da verilmesi ve eşit haklar temelinde bir arada yaşamayı savunmuştur. Apo kendini hiçbir zaman Kürt görmediği gibi Kürtlerin Türklerle eşit olarak aynı haklara sahip olması gerektiği konusunda da mücadele de yürütmüyor.[1]
Αυτό το στοιχείο έχει γραφτεί σε (Türkçe) γλώσσα, κάντε κλικ στο εικονίδιο για να ανοίξετε το στοιχείο στην αρχική γλώσσα!
Bu makale (Türkçe) dilinde yazılmıştır, makaleleri orijinal dilinde açmak için sembolüne tıklayın!
Αυτό το στοιχείο έχει προβληθεί φορές 313
HashTag
πηγές
[1] | Türkçe | serxwebun.forumieren.com
Συνδέεται στοιχεία: 3
Ομάδα: Άρθρα
Άρθρα Γλώσσα: Türkçe
Publication date: 21-06-2010 (14 Έτος)
Publication Type: Born-digital
Βιβλίο: No specified T4 333
Βιβλίο: No specified T4 289
Βιβλίο: No specified T4 268
Γλώσσα - Διάλεκτος: Τουρκικά
Τύπος Εγγράφου: Alkukielellä
Χώρα - Επαρχία: No specified T4 345
Technical Metadata
Στοιχείο ποιότητας: 99%
99%
Προστέθηκε από ( سارا ک ) στο 21-11-2022
Αυτό το άρθρο έχει ελεγχθεί και κυκλοφορήσει από ( ڕاپەر عوسمان عوزێری ) στο 21-11-2022
Αυτό το στοιχείο ενημερώθηκε πρόσφατα από ( سارا ک ) για: 15-04-2023
URL
Το στοιχείο αυτό, σύμφωνα με Kurdipedia του (Πρότυπα) δεν έχει ολοκληρωθεί ακόμα!
Αυτό το στοιχείο έχει προβληθεί φορές 313
Attached files - Version
Τύπος Version Όνομα Συντάκτη
Αρχείο Φωτογραφιών 1.0.157 KB 21-11-2022 سارا کس.ک.
Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
βιογραφία
Τζεμίλ Τουράν

Actual
Μέρη & Οργανισμοί
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανικού Κουρδιστάν
02-03-2015
هاوڕێ باخەوان
Δημοκρατικό Κόμμα του Ιρανικού Κουρδιστάν
Μάρτυρες
Φιντάν Ντογάν
02-03-2015
هاوڕێ باخەوان
Φιντάν Ντογάν
Χάρτες
Mε πράσινο οι περιοχές που ελέγχουν οι Κούρδοι, με κίτρινο οι περιοχές που διεξάγονται μάχες και επιχειρήσεις
02-03-2015
هاوڕێ باخەوان
Mε πράσινο οι περιοχές που ελέγχουν οι Κούρδοι, με κίτρινο οι περιοχές που διεξάγονται μάχες και επιχειρήσεις
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
Βιβλιοθήκη
Αζάντ με λένε
13-08-2018
زریان سەرچناری
Αζάντ με λένε
Νέα θέση
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
02-02-2018
هاوڕێ باخەوان
Στατιστικά
Άρθρα 518,861
Εικόνες 106,274
Βιβλία 19,333
Σχετικά αρχεία 97,317
Video 1,398
Kurdipedia είναι η μεγαλύτερη πολύγλωσση πηγές για την κουρδική πληροφορίες!
Βιβλιοθήκη
Η επανάσταση στη Ροζάβα Δημοκρατική αυτονομία και απελευθέρωση των γυναικών στο συριακό Κουρδιστάν
βιογραφία
Τζεμίλ Τουράν

Kurdipedia.org (2008 - 2024) version: 15.5
| Επικοινωνία | CSS3 | HTML5

| Σελίδα χρόνος γενεάς: 0.687 δευτερόλεπτο (s)!