Sanatçı ve tutsak Dilan Cûdî Saruhan’ın kaleme aldığı ve nakşettiği tutsaklık anılarından oluşan “Görülmüş Mektuplar” sergisi, “Dağlı bir kadınım ben, dağları özledim. Ama denizi de özledim” sözleriyle herkesi özgürlüğe uzanan köprüye davet ediyor.[1]
Bir halkı ve kültürü “yok etmek” amacıyla her türlü yol ve yöntem denense de, Kürt halkı sanat, müzik, tarih gibi birçok alanda kültürel mirasını yaşatmayı kararlılıkla sürdürüyor. Bu kararlılığın vücut bulmuş örneklerin biri de tutsak Dilan Cûdî Saruhan. Dilan, 2015 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü’nü kazandı. 2017 yılında TÜYAP İstanbul Sanat Fuar’ında “Bak! Ben Buradayım Gökyüzü Kadar Çıplak” isimli videoart çalışmasının yanı sıra Versus Art Project’te gerçekleşen Vakka Esmod Majada Khattari defilesinde de bir performans gerçekleştirdi.
Sokaklara, okula parmak izi bıraktı
Birçok filmde sanat yönetmenliği asistanlığı yapan[1] Dilan, 26 Nisan 2017’de “Bak! Ben Buradayım Gökyüzü Kadar Çıplak” isimli video işini Marmara Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi’nde performe etti. Dilan sık sık maruz kaldığı adli kontrol ve sürekli verdiği parmak izlerinden yola çıkarak kamusal alana, okula, toplu taşıma araçlarına ve yürüdüğü sokaklara parmak izi bıraktığı bu video performansıyla Viyana’daki Hinterland Galeri’deki karma sergiye katıldı. 2018 yılında sanatçıya İran’daki Tahran Azad Galerisi’nden gelen teklif ile Dilan’ın “Bak! Ben Buradayım Gökyüzü Kadar Çıplak” isimli çalışması İran’da da izlendi.
9 yıl hapis cezası verildi
Sanatçı Dilan Cûdî Saruhan’a arkadaşıyla yaptığı mesajlaşma “hayatın olağan akışına aykırı” görülerek “örgüt üyeliği” suçlamasıyla 9 yıl hapis cezası verildi. 13 Aralık 2017 tarihinden bu yana Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Dilan, tutsaklık sürecinde de üretimlerini sürdürmeye devam ediyor. Dilan cezaevinden gönderdiği bir mektupta, tutsaklığın emeği ve özgürlüğünü “esir” alamayacağını şu cümlelerle anlatıyor: “Özcesi nerede olursam olayım, dört duvarın ardında, 7 kapılı, 21 kişilik bir labirentin içinde ve demir parmaklıklar arkasında olsam da bu ‘ıslah’ evinde kontrolcüler tarafından mahremiyetim işgal edilmeye çalışılsa da buradaki 21 kadının emeğiyle özgür ruhumdan ve özgür düşüncemden vazgeçmeyeceğim ve asla ıslah olmayacağım….”
Görülmüş Mektuplar
Sanatçı Emre Zeytinoğlu, Dilan Cûdî Saruhan’ın 2020 yılından bu yana kendisine gönderdiği mektupları derleyerek Şişli’de bulunan Galeri/Miz’de “Görülmüş Mektuplar” isimli bir sergi hazırladı. 15 Mart’ta başlayan sergide, Dilan’ın kaleminden aktarılan mektupların metinleri ve görselleri Emre Zeytinoğlu tarafından bir araya getirilerek bir dökümantasyon ve proje sergisine dönüştü.
Üç adet mendil
Üç bölümden oluşan sergide Dilan’ın, “2018-2019 yıllarında benim ömrümden ömür götüren bir süreci üç adet mendile işledim” sözleriyle üç dilde işlediği “min ji bir neke”, “seni asla unutmayacağız” ve “remember me” mendili sergileniyor.
‘Dışardaymışım gibi…’
Serginin ilk bölümünde, yeşil duvarlı koğuşlarına kendi çizdiği yeşil resimleri astığını yazan Dilan’ın yeşil serili resim çalışmaları izleyicileri karşılıyor. Koğuşa girdiğinde nereden geldiği belli olmayan yeşil bir boya bulduğunu ve bunun bir “işaret” olduğunu kaleme alan Dilan, “Kendimi birden bir derslik ortamında hissettim. Karşılıklı oturuyormuşuz gibi… Dışardaymışım gibi” diyor.
‘Umutlarım gökyüzünün tavanı kadar’
Dilan, yeşil serili çalışmalarının bir diğer bölümünde de “umutlarının gökyüzünün tavanı kadar” olduğunu ele alıyor. Büyük bir umutla üretimini sürdüren Dilan, “Bir baktınız, ben çıkıp gelmişim. Benim umutlarım gökyüzünün tavanı kadar. Yakında tahliye olacağıma inanıyorum. Zindan gören herkesin, peyderpey gördüğü özgürlük ve kaçış rüyaları vardır” sözleriyle fiziki özgürlüğüne kavuşacağı günleri betimliyor.
Zamandan ve mekandan sıyrılmak
Aynı bölümde yine Dilan’ın 2 Kasım 2020’de gönderdiği mektuptan şu cümleler izleyicilerle buluşuyor: “Bir buçuk yıl boyunca ağır müebbetle yargılanmıştım ve son duruşmada 302. Anayasal düzeni bozmaya teşebbüs maddesinden beraat etmiştim. Fakat yaşadığım şey çok ağırdı ve bunları kaydetmek istedim.”
Bir diğer bölümde de Dilan’ın, “Yukarıya Çıkmak Herkesin Hakkı 2020 Volta” isimli bir dağ resmi sanatseverleri karşılıyor. Dilan, çizdiği resmi ve duyduğu özlemi şu sözlerle anlatıyor: “Ağaçları çok özledim. Çiçekleri, çamuru… Dağlı bir kadınım ben, dağları özledim. Ama denizi de özledim.”
Dilan’ın sanatçıya 6 Ekim 2019’da cezaevini resmederek gönderdiği bir diğer mektupta ise cezaevinde sıkça okuyup çalıştığını, notlar tuttuğunu, çizim ve nakış yaptığını anlatıyor. “Geçenlerde burada bir yaş daha büyüdüm ve 27 oldum” diyen Dilan, nakışlarının insanlarla buluşmasını istediğini fakat bunun nasıl olacağını bilmediğini söylüyor.
Özgürlüğe uzanan köprü
Saçlarla yaptığı “Köprü 2 Kasım 2020” isimli çalışmayla “köprüsünün” özgürlüğe uzanan bir köprü olduğunu kaleme alan Dilan, “Burada aklımda yapmak istediğim bir iş vardı… Bizim buradaki kadınların saçından dümdüz bir köprü yapıyorum. Bunları kumaşa dikerek sabitledim. Bizde saç çok kıymetlidir. Atılmaz, günahtır. Benim köprüm ise çıkışa, özgürlüğe, bir yola uzanan bir köprü. Yolun tüm zorlukları, saçın hafızasında barınıyor. Herkesin vardır bir köprüsü” satırlarını kaleme alıyor. “
Tutsak Dilan Cûdî Saruhan’ın mektupları ile resimlerinden oluşan özgürlüğün betimlemesiyle dolu “Görülmüş Mektuplar” sergisi, 5 Nisan’a kadar Galeri/Miz’de ziyaret edilebilir.