Yazar ve öykü anlatıcısı Ayhan Erkmen’in 25 öykü ve 25 dengbêj portresinin yer aldığı “Çîrokên Dengbêjan” kitabı çıktı. Erkmen, dengbêjlerle birlikte kent kent dolaşarak öyküleri anlatıyor.
MASİS HESKİF/BATMAN
Öykü anlatıcısı ve yazarı Ayhan Erkmen, geçtiğimiz yıl “Çîrokên Serhedê/Serhat Öyküleri” ismiyle yayınladığı kitabı ardından “Çîrokên Dengbêjan/Dengbêjlerin Hikayesi” isimli ikinci dengbêj çalışmasını yayınladı. Kürtçe yayınlanan kitapta, Dengbêj Şakiro’dan Feqiyê Bozo’ya, Siyabend û Xecê stranından Strana Porê’ye kadar 25 öykü ve 25 dengbêjin portresi yer alıyor.
Erkmen, kitap çalışmaları ve araştırmalarının yanı sıra dengbêjlerle beraber şehir şehir dolaşıp öykü anlatıyor. Geçtiğimiz günlerde Batman Barosu’nun daveti üzerine Batman’a giden Erkmen, bugün ise (14 Mayıs) Van Barosu’nun misafiri olarak dengbêj Kerîmê Jirkî ile birlikte Van’da olacak. Ayhan Erkmen ile “Çîrokên Dengbêjan” isimli yeni öykü kitabı üzerine konuştuk.
Köy köy dengbêjlerin izini sürdü
“Çîrokên Serhedê/Serhat Öyküleri” çalışmasının yayınlandıktan sonra Patnos Belediyesi eşbaşkanları Emrah Kılıç[1] ve Müşerref Geçer tarafından Patnos’ta sözlü edebiyat araştırmaları yapması için davet edildiğini söyleyen Erkmen, 2021 yılının ilkbahar ve yaz aylarında Patnos’u, köylerini, komşu ilçeleri adım adım dolaşarak dengbêjleri ve çîrokbêjleri kaleme aldığını anlattı. Çîrokên Dengbêjan kitabının geniş kapsamlısının Patnos Belediyesi yayınları arasında çıkacağını da söyledi.
Kolektif bir çalışmanın sonucu
Kitabın, kolektif bir emeğin sonucu ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Erkmen, “Dayanışma gösterilmeseydi tek başıma bu çalışmanın altından kalkamazdım” diye belirtti. “İyi ki de böyle bir çalışma yapmışız” diyen Erkmen şöyle devam etti: “Diyebilirim ki sözlü edebiyatın taşıyıcıları olan bazı dengbêjler son dönemlerini yaşıyorlar. Biz bunlara ulaşmayıp bunları dinlemez ve kaydetmezsek büyük bir hazine kaybetmiş oluruz. Yine bu kitap çalışması boyunca Dengbêj Zahiro’dan çok ciddi destek gördüm. Diyebilirim ki takıldığım, zorluk yaşadığım her bir stran da kendisine ulaşıyor, olayın yahut da söylenenlerin doğruluğunun ne derece olduğunu ondan teyit ettiriyordum. Bu şekilde de okuyuculara yanlış bir bilginin ulaşmasının da önüne geçiyordum.”
Stranların öykülerinin peşine düştü
“Patnos dengbêjlerini dinlediğimizde çok sayıda dengbêjin, Dengbêj Şeroyê Biro’nun stranlarını seslendirdiğini gördük. Bu vesile ile Şeroyê Biro’nun portresini yazma ihtiyacı doğdu” diyen Erkmen, bunun için de Krasnodar’da yaşayan Şeroyê Biro’nun yeğeni Dengbêj Feyzoyê Rizo’ya ulaştıklarını aktardı: “Ailedeki dengbêjler sadece Şeroyê Biro ve Dengbêj Feyzoyê Rizo değildi. Dedeleri Serdar, Şeroyê Biro’nun babası Biro, Mecidê Faris, Hemîdê Mecîd çok sayıda dengbêj vardı. ‘Dengbêjên Mala Birîkê’ çalışmamızda ailenin tüm dengbêjlerinin ve geçmişinin de anlatıldığı bir yazı kaleme aldık.”
Patnos’dan Krasnodar’a uzandı
Şeroyê Biro’nun seslendirdiği Gûndê Mistê Kalo stranını Patnos’taki dengbêjlerin de seslendirdiklerini aktaran Ekmen, bu stranın öyküsüne ulaşmak için Titalê Feyzo’nun ilişkilendirmesi ile Sibirya’da Zelîxana Hûsê’ye ulaştıklarını belirterek ekliyor: “Yani özcesi; belki Patnos’a gittik ama Patnos’ta sözlü edebiyatın aktarıcıları olan dengbêjlerden dinlediğimiz stranların öyküsünün peşine düşünce yahut da stranı ilk icra edenlerin peşine düştüğümüzde sadece Patnos’ta değil yer yer Malazgirt’e, Tutak’a, Karayazı’ya, İzmir’e, Aydın’a gittik hatta bazen Krasnodar’da bazen de Sibirya’da nefes aldık” diye belirtti.
Ne fotoğrafları ne ses kayıtları kaldı
Kürdistan’a ait birçok zenginlik barındıran bu hafıza çalışmasında önemli ayrıntılarla da karşılaştığını söyleyen Erkmen, çalışma ile birlikte Serhat dengbêjliğinde ekol olan birçok dengêjin dışında çok da bilinmeyen ama değerli isimlerle de karşılaştığının altını çizdi. Birçok ismin de ne yazık ki 70’lerden önce yaşamını yitirdiğini ve kendilerine ait fotoğrafların, ses kaydının dahi olmadığını belirten Erkmen örnek olarak ise şunları verdi: “Dengbêj Ferzê, Serhat dengbêjliğinde bir ekoldür. Ama ne fotoğrafı ne de ses kaydı var. Ferzê’nin portresini yazmak için birçok dengbêji ve Ferzê’nin kendi torunlarını dinledik.”
Kürt kültürü için önemli bir hafıza
Dengbêjlik ve çîrokların Kürt kültürü, tarihi ve hafızasındaki önemine de değinen Erkmen, dengbêjlerin, çîrokbêjlerin sözlü Kürt edebiyatının taşıyıcıları olduğunu belirtti. Dengbêjlerin birçoğunun hem söylediği stranın öyküsünü hem de stranı söyleyebildiğini ifade eden Erkmen, “Günümüzdeki birçok dengbêjde de bu yetenek var. Apê Zahir de bunlardan biri. Onun hafızasında yüzlerce stran var ve o yüzlerce stranın abartısız hepsinin de öyküsünü biliyor. Her stranın onun yaşamından bir anısı var yani böyle derinlikli bir kişi. Dolayısıyla dengbêjleri dinlediğimizde, sözlü Kürt edebiyatını yazıya döktüğümüzde belki bu sözlü çalışmanın temsilcisi olan dengbêjlerin birçoğunun artık 80[1] yaşlarında olan insanların olması ve onların hafızalarının yazıya dökülmesi bence bir vefa borcu. Bu borcu bir nebze de olsa yerine getirmiş isem ne mutlu bana” dedi.
Stranlar bizim tarihçemiz
“Birçok dengbêj stranı aynı zamanda bizim tarihçemizdir” diyen Erkmen, “Örneğin bir dengbêjin stranının içinde Kürt tarihi de anlatılıyor aynı zamanda. Yahutta bir başka dengbêj ve stranın öyküsünde bir isyanda yaşanılanın anlatıldığı bir çalışma. Dolayısıyla her dengbêj stranının altında çok ciddi bir tarih, toplumsal hafıza var” diye belirtiyor ve şu detayları paylaşıyor: “Dengbêj Ehmedê Berti’nin portresini kitapta kaleme aldık. Ehmedê Berti diyebilirim ki Şeyh Said İsyanı’nın hafızası gibidir. İsyanla ve isyanın her bir kahramanı ile ilgili stranlar yapmış. Misal her bir dengbêjin yaşamını da anlatırken o dönemin fotoğrafını da çekmeye çalıştık. Siloyê Gulê’nin Xema eserinin öyküsünü anlatırken hem onun hayatını hem de Xemê’ye dair aşkını yazdık hem de 1900’lü yılların başında bölgede yaşanan savaş ortamında toplumun yaşadığı acıları yazdık. Keza Filîtê Axtepe’nin portresini kaleme alırken de o dönemin bir fotoğrafını da çekiyoruz.”
Dengbêjên Me’den izlenebilir
Dinledikleri her dengbêjin aynı zamanda video çekimini de yaptıklarını belirten Erkmen, “Dengbêjên Me’ isimli bir Youtube kanalı açtık. O kanal üzerinden dinlediğimiz dengbêjlerin eserlerini paylaşıyorum. Evet insanlar kitapta yazılı okuyacaklar ama öyküsünü dinledikleri stranın Youtube’da melodisini de dinlemiş olacak” dedi. [1]