Sürgünde geçen ömrünü özgürlük mücadelesine adayan Cegerxwîn, aradan geçen süreye rağmen ardından bıraktığı eserleriyle halen Kürt kültürü ve edebiyatına ışık tutuyor.[1]
Kürt edebiyatının büyük ustalarından biri olan şair ve yazar Cegerxwîn’in ölümünün üzerinden 37 yıl geçti. Sürgünde geçen ömrünü özgürlük mücadelesine adayan Cegerxwîn, aradan geçen süreye rağmen ardından bıraktığı eserleriyle halen Kürt kültürü ve edebiyatına ışık tutuyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan Gökhan Altay, Cegerxwîn'i, yaşamını yitirmeden kısa bir süre önce tanıma fırsatı bulan besteci ve insan hakları aktivisti Şanar Yurdatapan'la konuştu.
Cegerxwîn ile hoş bir sohbet
Cegerxwîn, Kürt yazar Mahmut Baksî ve sanatçı Melike Demirağ ile birlikte çektirdikleri fotoğrafı Mezopotamya Ajansı’yla paylaşan Yurdatapan, büyük bir organizasyon için gittiği Avrupa'da Cegerxwîn'i tanıdığını aktardı. Yurdatapan, tanışma serüvenini şöyle anlattı: 1983'te Berlin'de Şivan'la (Şivan Perwer) tanışmıştık. Türkiye'de yapılan seçimlerin gününde Berlin'de de büyük bir gösteri düzenlenmişti. Birlikte çalışmaya karar vermiştik. Onlar İsveç'te yaşıyordu o zaman. Mahmut Baksi’yle beraber, Stockholm'de Melike’nin (Melike Demirağ) Gülistan'ın (Gülistan Perwer) ve Şivan’nın birlikte söyleyeceği bir konser düzenlemişlerdi. Cegerxwîn, hatırladığım kadarıyla Upsala'da yaşıyordu. Hemen ayarladılar ve gittik. Evinde karşıladı bizi. Rahatsızdı o vakit. Hoş bir sohbet oldu.
Gulfiroş’u seslendirdi
Yaşadığım çağın çok ünlü yazarlarıyla tanışma mutluluğuna eriştim diyen Yurdatapan, Ne yazık ki Nazım'a yetişemedim. Ama Cegerxwîn'e yetiştim. Benim için büyük bir mutluluktu. Çok hoş sohbetti. Bir sürü şeyden bahsettik dedi. O dönem 3 buçuk yaşında olan kızı için Cegerxwîn'den sesiyle bir hediye istediğini ve O'nun da Gulfiroşu seslendirdiğini aktaran Yurdatapan, O güzel yaşlı sesiyle tatlı tatlı okudu. O kayıt da hayatımda yaptığım en önemli kayıtlardan biri oldu dedi.
Cegerxwîn'in mirası
Cegerxwîn'in kendisinde büyük bir etki bıraktığını aktaran Yurdatapan, Eşine az rastlanılır bir insanla karşılaşacağım için ben kararımı önceden vermiştim. Beni yanıltmadı. Son derece sıcak, babacan bir tavır içinde hoş sohbet oldu diye kaydetti. Yurdatapan, Cegerxwîn'in bıraktığı mirasa da değinerek, Ben ne yazık ki Kürtçe bilmediğim için buna tam vakıf olamam; ama bir şeyin ne olduğunu anlamak, her zaman kendisini anlamakla eşdeğer değilki. Onun yaratığı etkiyi gördüğünüz vakit anlıyorsunuz. Nazım’ın dizeleri nasıl ki bizim kanımızı kaynatıyorsa Cegerxwin de Kürtlerin kanını aynı şekilde kaynatıyor ifadelerini kullandı.
Cegerxwîn baş tacı
Cegerxwîn gibi insanların kolay yetişmediğini ifade eden Yurdatapan, şunları söyledi: Onlar, evlerindeki saksılarında bulunan bitkiler gibi yetişmiyor. Hayatın içinde düşe kalka, acısını paylaşarak, sevincini yaşayarak, kendi toplumuyla iç içe aynı hayatı yaşayarak gelişiyorlar. Böyle oralara geliyorlar diye kaydetti. Yurdatapan, yazar Aziz Nesin'in Ben bir şey yapmıyorum ki gördüğümü yazıyorum ifadelerine işaret ederek, Doğru, gördüğünü yazıyor. Ama herkes oturup yazdığında Aziz Nesin olamuyor. Büyük insanlar çok kolay yetişmiyorlar. Cegerxwîn bu gün kendi toplumunun baş tacı. Onlar hayattan alarak, ürünlerini yaratıyorlar. Ama daha sonra dönüp hayatımızı da etkiliyorlar. Onun için başımızın tacı olmalılar diye konuştu.