Kurdipedia Dev Kürtçe bilgi Kaynağıdır
Kurdipedia hakkında
Kurdipedi arşivcileri
 Arama
 Öğe kaydı
 Araçlar
 Diller
 Benim Hesabım
 Arama yap
 Yüz
  Karanlık durum
 Standart ayarlar
 Arama
 Öğe kaydı
 Araçlar
 Diller
 Benim Hesabım
        
 kurdipedia.org 2008 - 2025
Kütüphane
 
Öğe kaydı
   Gelişmiş Arama
İletişim
کوردیی ناوەند
Kurmancî
کرمانجی
هەورامی
English
Français
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
עברית

 Daha fazla...
 Daha fazla...
 
 Karanlık durum
 Slayt Bar
 Yazı boyutu


 Standart ayarlar
Kurdipedia hakkında
Olayla ilişkili konu
Kullanım Koşulları
Kurdipedi arşivcileri
Sizin yorumlarınız
Kullanıcı koleksiyon
Olayların kronolojisi
 Etkinlikler - Kurdipedia
Yardım
 Daha fazla
 Kürtçe isimler
 Arama'ya tıklayın
Istatistik
Makale
  578,208
Resim
  122,398
Kitap PDF
  21,890
İlgili Dosyalar
  121,888
Video
  2,160
Dil
کوردیی ناوەڕاست - Central Kurdish 
313,460
Kurmancî - Upper Kurdish (Latin) 
94,776
هەورامی - Kurdish Hawrami 
67,512
عربي - Arabic 
42,639
کرمانجی - Upper Kurdish (Arami) 
26,253
فارسی - Farsi 
15,030
English - English 
8,463
Türkçe - Turkish 
3,808
Deutsch - German 
2,013
لوڕی - Kurdish Luri 
1,785
Pусский - Russian 
1,145
Français - French 
359
Nederlands - Dutch 
131
Zazakî - Kurdish Zazaki 
92
Svenska - Swedish 
79
Español - Spanish 
61
Italiano - Italian 
61
Polski - Polish 
60
Հայերեն - Armenian 
57
لەکی - Kurdish Laki 
39
Azərbaycanca - Azerbaijani 
35
日本人 - Japanese 
24
Norsk - Norwegian 
22
中国的 - Chinese 
21
עברית - Hebrew 
20
Ελληνική - Greek 
19
Fins - Finnish 
14
Português - Portuguese 
14
Catalana - Catalana 
14
Esperanto - Esperanto 
10
Ozbek - Uzbek 
9
Тоҷикӣ - Tajik 
9
Srpski - Serbian 
6
ქართველი - Georgian 
6
Čeština - Czech 
5
Lietuvių - Lithuanian 
5
Hrvatski - Croatian 
5
балгарская - Bulgarian 
4
Kiswahili سَوَاحِلي -  
3
हिन्दी - Hindi 
2
Cebuano - Cebuano 
1
қазақ - Kazakh 
1
ترکمانی - Turkman (Arami Script) 
1
Grup
Türkçe
Biyografi 
395
Mekanlar 
72
Parti ve Organizasyonlar 
6
Yayınlar 
42
Diğer 
2
Resim ve tanım 
9
Tarih ve olaylar 
1
Kürt mütfağı 
4
Kütüphane 
1,229
Kısa tanım 
1,990
Şehitler 
41
Belgeler 
16
Video 
1
Dosya deposu
MP3 
840
PDF 
34,403
MP4 
3,740
IMG 
229,149
∑   Hepsi bir arada 
268,132
İçerik arama
ATATÜRK'ÜN EMRİYLE CANİCE YAPILMIŞ ZİLAN VADİSİ KATLİAMININ SON TANIĞI
Grup: Kısa tanım
Başlık dili: Türkçe - Turkish
Kurdipedia'nın Mega-Verileri sosyal, politik ve ulusal kararlar için iyi bir yardımcıdır...
Paylaş
Copy Link0
E-Mail0
Facebook0
LinkedIn0
Messenger0
Pinterest0
SMS0
Telegram0
Twitter0
Viber0
WhatsApp0
Değerlendirme
Mükemmel
Çok iyi
Orta
Kötü değil
Kötü
Favorilerime ekle
Bu makale hakkında yorumunuzu yazın!
Öğenin tarihçesi
Metadata
RSS
Seçilen konunun resmini Google'da arayın!
Seçilen konuyu Google'da arayın.
کوردیی ناوەڕاست - Central Kurdish0
Kurmancî - Upper Kurdish (Latin)0
English - English0
عربي - Arabic0
فارسی - Farsi0
עברית - Hebrew0
Deutsch - German0
Español - Spanish0
Français - French0
Italiano - Italian0
Nederlands - Dutch0
Svenska - Swedish0
Ελληνική - Greek0
Azərbaycanca - Azerbaijani0
Catalana - Catalana0
Čeština - Czech0
Esperanto - Esperanto0
Fins - Finnish0
Hrvatski - Croatian0
Lietuvių - Lithuanian0
Norsk - Norwegian0
Ozbek - Uzbek0
Polski - Polish0
Português - Portuguese0
Pусский - Russian0
Srpski - Serbian0
балгарская - Bulgarian0
қазақ - Kazakh0
Тоҷикӣ - Tajik0
Հայերեն - Armenian0
हिन्दी - Hindi0
ქართველი - Georgian0
中国的 - Chinese0
日本人 - Japanese0
ZİLAN VADİSİ KATLİAMININ SON TANIĞI
ZİLAN VADİSİ KATLİAMININ SON TANIĞI
$ATATÜRK'ÜN EMRİYLE CANİCE YAPILMIŞ ZİLAN VADİSİ KATLİAMININ SON TANIĞI..$
#Van# ’ın Erciş İlçesi sınırlarında yer alan Zilan Deresi’nde 1930 yılında yaşanan katliamın 94 yaşındaki tanığı Kakil Erdem, vahşetin gün yüzüne çıkmayan gerçeklerini DİHA’ya anlattı. Tarih sayfalarına büyük bir utanç olarak kazınan katliamda 35 yakınının öldürüldüğünü belirten Erdem, “Hamile kadınların karnını deşiyorlardı. Gözümün önünde 3 akrabamın kafa derisini yüzdüler. İki kardeşi ağaçlarla döverek öldürdüklerini gördüm. Katliamda ölenlerin çoğu Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış insanlardı. Düşmana karşı birlikte savaştığımız insanlar daha sonra gelip bizi öldürdü” dedi.

Zilan Deresi’nde 1930 yılında meydana gelen ve tarihe ‘Zilan Katliamı’ olarak geçen olaylar sırasında 15 bin kişi yaşamını yitirdi. Katliamın yaşandığı dönemde Hasanabdal, Aks, Şahbazar, Doğancı, Tendurek, Çakırbey, Yılanlık, Harhus, Babazeng, Kömür, Şor, Şorik, Mürşit, Mescitli, Karakilis, Kündük, Zorava, Aryutin, Hallacköy, Koşköprü, Kuruçem, Mülk, Yekmal, Kilise, Gosk, A.Partaş, Y.Partaş, Binesi, Bunizi, Pelexlu, Keix, Sögütlü, Mığare, Kardoğan, Kelle, Hostekar, Süvarköy, Kızılkilise, Ziyaret, Hiraşen, Komik, Şeytanava, Birhan ve Yukarı Koçköprü Köyü ateşe verilerek yakıldı.

O dönem devletin yarı resmi gazetesi durumunda olan Cumhuriyet Gazetesi, 16 Temmuz 1930 tarihindeki sayısında Zilan Deresi’ndeki toplu katliamı şöyle veriyordu: “Karaköse, 14 (Özel muhabirimiz bildiriyor) – Ağrı eteklerinde eşkıyaya katılan köyler yakılarak, ahalisi Erciş’e sevk ve orda iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden fazladır. Yalnız, bir müfreze önünde düşüp ölenler bin kişi olduğu tahmin ediliyor. Zilan Deresi’ne sıvışan 5 şaki teslim olmuştur. Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan etmiştir. Zilan Deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur.” Katliamın Tanığı Anlatıyor.

Katliamın başladığı sırada dağlara kaçtığını ve saklandığı yerden olup biteni izlediğini belirten Erdem, o gün gördüklerini şöyle anlattı: (…..) “Zilan’da bulunan 72 köyün etrafını sardılar. Bu köylerde bulunan çoluk çocuk, kadın erkek, yaşlı genç demeden herkesi öldürdüler. (…..) Onlar insanları öldürdüğünde biz kaçıp saklanmak zorunda kaldık. Bazıları da buğdayların ve eşyaların altında saklandılar. Daha sonra dağlara kaçtık. Günlerce dağlarda aç kaldık. Sonra köye geri döndük. 35 akrabamı öldürmüşlerdi. Birçok insanı gözümün önünde kestiler. Benim en büyük ağabeyim de sağ, o da bu olayları gördü.”

Erdem, olaylardan dönemin hükümetinin haberdar olduğunu da belirterek, “Bence emri İsmet İnönü verdi. (…..) Olayları düşündükçe tüylerim diken diken oluyor. O katliamı hiç unutamadım. Esir alınanları da öldürdüler. Bu katliamda ölenlerin çoğu Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış insanlardı. Bu ülke için de savaştılar. Ben de bu ülke için askerliğimi Sarıkamış’ta yaptım. Düşmana karşı birlikte savaştığımız insanlar daha sonra gelip bizi öldürdüler” dedi.

Ağrı Dağı isyanının ardından 13 Temmuz 1930’da Van’ın Erciş ilçesindeki Zilan Vadisi’ne sığınan Kürtlere yönelik dönemin Kolordu Kumandanı Salih Paşa komutanlığında operasyon düzenlendi. Havadan bombalanan bölge on binlerce asker tarafından kuşatıldıktan sonra katliam yapıldı. Toplam 44 köyün ateşe verildiği katliamda, yaklaşık 15 bin kişi de Ceme Gürceme Vadisi’nde birbirlerine bağlanarak toplu bir şekilde vahşice katledildi. Katliamdan sonra ’askeri yasak bölge’ ilan vadinin bir bölümüne bir süre sonra Devlet Üretme Çiftliği kuruldu, ardından Afganistan’dan gelen göçmenler yerleştirildi. Vadinin bir kısmında hala sadece Türkmenlerin bulunduğu köyler var. Fakat katliamın yapıldığı Zilan Deresi hala sivillere yasak.

’Atalarımızdan uzaktayız’
Katliamın üzerinden 79 yıl geçti. Ancak katliamda katledilenlerin yakınları bölgenin halen ’askeri yasak bölge’ olduğunu belirterek, buranın açık müze haline getirilmesini istiyor. Söğütlü (Sogıtlî) köyünden Zeki İşcan, katliamın olduğu bölgeye girmelerine izin verilmemesine tepki göstererek, ’O günden başlayıp 79 yıldır devam eden yasak bizi bu topraklarda yatan atalarımızın ruhundan bile uzak tutuyor’ dedi. Bölgenin ağaçlandırılması ve vahşeti anlatan anıtların yapılarak açık müze haline getirilmesini isteyen İşcan, ’Dedelerimiz, ninelerimiz buralarda kefensiz yatıyor. Biz kendi tarihimize sahip çıkmalıyız. Burası bir açık müze haline dönüştürülmelidir. Ve biz katliamda ölenlerin torunları buralara ağaçlar dikerek onları doğamızda yaşatmalıyız’ diye konuştu.

Katliam olduğunda 1 yaşında olan Nifsicihan Yıldırım (80) da artık buranın ’yasak askeri bölge’ kapsamından çıkarılmasını isteyerek, ’Devlet eğer bu katliamla yüzleşmek istiyorsa, bölgede bulunan kemikleri toplayarak alanı müze haline getirmeli’ dedi. Yıldırım, kendilerine izin verilmesi durumunda bölgede kemikleri toplayarak bir alanda anıt mezar yapmak istediklerini vurguladı. Sedretin İşler de, babasının katliamda katledilenlerin cesetlerinin altında kalarak kurtulduğunu anlattı. Artık kendi topraklarına dönmek istediklerini söyleyen İşler ’Yıllarca bize yasak edilen yerlerimiz bize geri verilmeli. Bizim torunlarınızın torunları dahi bunu bilmeli ve insanlık yaşatılan bu vahşeti unutmamalı. Devletin, sayısız insan kemikleriyle dolu bölgede anıt yaparak kendi yaptığı ayıbı dünyaya göstermesini istiyoruz. Bölge yeşillendirilerek bir ormana dönüştürülmeli. Biz artık bu olayın gün yüzüne çıkmasını bekliyoruZilan deresi katliamı

‘Zilan Deresi’nde 13 Temmuz 1930 yılında yaşanan olaylardan şans eseri kurtulan Susak, şimdi Bulanık’ta dilencilik yapıyor. Olaylar sonrası akli dengesini yitiren ve şimdi 95 yaşında olan Susak, olaylardan sağ kurtulmayı başaranlarıdan haber alamadığını, o yüzden yıllardır tek başına yaşadığını söyledi. Bulanık’ta kötü bir hayat sürdürdüğünü belirten Susak, yaşadıklarını unutamadığını vurguladı.

Bulanık’ta halk tarafından “Tayfunê Zilani” olarak anılan Susak, o günü şöyle anlattı: “Yüzbaşı Derviş Bey’e bağlı askerler, isyana kalkışacağız diye bir anda Zilan Deresi’ndeki 7 köye baskın yaparak, taramaya başladılar. Herkesi öldürmeye başladılar. Kısa bir süre içinde ortalık cesetlerle doldu. Ben de kaçarken yere düştüm. Cesetlerin altında kaldım. Benim öldüğümü zannettiler. Bütün cesetleri üst üste yığdılar, ben de cesetlerin altında kaldım. Askerler gittikten sonra ortaya çıktım. Ancak ailemden sadece ben sağ kalmıştım. Babam, annem ve bütün akrabalarım öldürülmüştü. Çok az kişi sağ kurtuldu. Kurtululanlar da benim gibi akli dengelerini yetirdiler.”

‘Zilan katliamından sonra esirlik başladı’
Olaylardan sonra tekrar askerlerce gözaltına alındığını belirten Susak, şöyle devam etti: “Bir süre sonra askerler tekrar bölgeye geldiler ve sağ kurtulanları Muş, Ağrı ve Doğubeyazıt’a götürdüler. Aralarında ben de vardım. Buralarda günlerce aç kaldık ve işkencelere tabi tutulduk. Daha sonra esir olarak birkaç yıl askerler için çobanlık yaptım. Çobanlıktan sonra beni Elazığ Deliler Hastanesi’ne gönderdiler. Uzun bir zaman burada kaldım. Burada hayvan muamelesi yapıyorlardı. Hastanede çok acı çektim. Burada ortalığın düzelmesi ile birlikte serbest bıraktılar. Ben de tekrar köyüme gelmek istedim. Ancak oraya gittiğim zaman evler dahi yoktu. Ben de Muş’a geldim. Ve Bulanık İlçesi’ne yerleştim. O günden bu yana buralarda dilencilik yaparak geçiniyorum.”

‘Burada rahat vermiyorlar’
Dönemin Bulanık Belediye Başkanı’nın barınmak için kendisine tahsis ettiği evde tek başına kaldığını belirten Susak, “Devlet köylerimize Afganlıları yerleştirdi, biz de sağ kalanlar ortada kaldık. Sonra burada kalmaya başladım. Dilencilik yapıyorum ama polisler sokaklarda dolaşmamı istemiyor” dedi.

Yakınları doğruluyor
Susak, o günden beri yakınlarından haber alamadığını belirtirken, Erciş ilçe merkezinde oturan yakınları ise, Susak’ın anlattıklarını doğrula****** yıllardır görüşmediklerini belirttiler.
Geliye Zilan katliamı
“Ağrı Dağı bozgunundan (Ağrı İsyanı: 1930) sonra Kürtler akın akın Geliye Zilan’a sığınmışlardı. Toplanan insanların sayısı hiç kimse tarafından hiçbir zaman saptanamadı. Ama Geliye Zilan, tarihte benzeri olmayan bir katliama tanık oldu.

Gelinin giriş ve çıkışları tutulmuş, on binlerce asker tarafından baştan başa sarılmış, sonra kırım başlamış, kırım boyunca yer gök insan feryatlarıyla dolmuştu. Yeni doğmuş bebekten 90′lık ihtiyara kadar her yaş ve cinsiyetten sayısız insan; mitralyöze tutularak, süngülenerek, buğday başağı biçilircesine yok edildi.

Devletin yarı resmi gazetesi durumunda olan Cumhuriyet gazetesi, 16 Temmuz 1930 tarihindeki sayısında Zilan vadisindeki toplu katliamı şöyle veriyordu:

“Karaköse, 14 (Özel muhabirimiz bildiriyor)- Ağrı eteklerinde eşkıyaya katılan köyler yakılarak, ahalisi Erciş’e sevk ve orda iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden fazladır. Yalnız, bir müfreze önünde düşüp ölenler 1000 kişi tahmin ediliyor. Zilan deresine sıvışan 5 şaki teslim olmuştur. Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan etmiştir.

Zilan deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur.”
Kaynak:Ahmet Kahramanı’ın Kürt İsyanları (Tedip ve Tenkil) kitabından (s.211)

z’ şeklinde konuştu.

Van’ın Erciş İlçesi ‘Zilan Deresi’nde 1930 yılında meydana gelen ve ‘Zilan Katliamı’ olarak anılan olaylar sonrasında akli dengesini yitiren Tayfun Susak (Tayfunê Zilani), Muş’un Bulanık İlçesi’nde dilencilik yapıyor.

‘Zilan Deresi’nde 13 Temmuz 1930 yılında yaşanan olaylardan şans eseri kurtulan Susak, şimdi Bulanık’ta dilencilik yapıyor. Olaylar sonrası akli dengesini yitiren ve şimdi 95 yaşında olan Susak, olaylardan sağ kurtulmayı başaranlarıdan haber alamadığını, o yüzden yıllardır tek başına yaşadığını söyledi. Bulanık’ta kötü bir hayat sürdürdüğünü belirten Susak, yaşadıklarını unutamadığını vurguladı.

Bulanık’ta halk tarafından “Tayfunê Zilani” olarak anılan Susak, o günü şöyle anlattı: “Yüzbaşı Derviş Bey’e bağlı askerler, isyana kalkışacağız diye bir anda Zilan Deresi’ndeki 7 köye baskın yaparak, taramaya başladılar. Herkesi öldürmeye başladılar. Kısa bir süre içinde ortalık cesetlerle doldu. Ben de kaçarken yere düştüm. Cesetlerin altında kaldım. Benim öldüğümü zannettiler. Bütün cesetleri üst üste yığdılar, ben de cesetlerin altında kaldım. Askerler gittikten sonra ortaya çıktım. Ancak ailemden sadece ben sağ kalmıştım. Babam, annem ve bütün akrabalarım öldürülmüştü. Çok az kişi sağ kurtuldu. Kurtululanlar da benim gibi akli dengelerini yetirdiler.”

‘Zilan katliamından sonra esirlik başladı’

Olaylardan sonra tekrar askerlerce gözaltına alındığını belirten Susak, şöyle devam etti: “Bir süre sonra askerler tekrar bölgeye geldiler ve sağ kurtulanları Muş, Ağrı ve Doğubeyazıt’a götürdüler. Aralarında ben de vardım. Buralarda günlerce aç kaldık ve işkencelere tabi tutulduk. Daha sonra esir olarak birkaç yıl askerler için çobanlık yaptım. Çobanlıktan sonra beni Elazığ Deliler Hastanesi’ne gönderdiler. Uzun bir zaman burada kaldım. Burada hayvan muamelesi yapıyorlardı. Hastanede çok acı çektim. Burada ortalığın düzelmesi ile birlikte serbest bıraktılar. Ben de tekrar köyüme gelmek istedim. Ancak oraya gittiğim zaman evler dahi yoktu. Ben de Muş’a geldim. Ve Bulanık İlçesi’ne yerleştim. O günden bu yana buralarda dilencilik yaparak geçiniyorum.”

‘Burada rahat vermiyorlar’
Dönemin Bulanık Belediye Başkanı’nın barınmak için kendisine tahsis ettiği evde tek başına kaldığını belirten Susak, “Devlet köylerimize Afganlıları yerleştirdi, biz de sağ kalanlar ortada kaldık. Sonra burada kalmaya başladım. Dilencilik yapıyorum ama polisler sokaklarda dolaşmamı istemiyor” dedi.

Yakınları doğruluyor
Susak, o günden beri yakınlarından haber alamadığını belirtirken, Erciş ilçe merkezinde oturan yakınları ise, Susak’ın anlattıklarını doğrulayarak, yıllardır görüşmediklerini belirttiler.
=KTML_Red=$Geliye Zilan katliamı
“Ağrı Dağı bozgunundan (Ağrı İsyanı: 1930) sonra Kürtler akın akın Geliye Zilan’a sığınmışlardı. Toplanan insanların sayısı hiç kimse tarafından hiçbir zaman saptanamadı. Ama Geliye Zilan, tarihte benzeri olmayan bir katliama tanık oldu.$=KTML_End=
Gelinin giriş ve çıkışları tutulmuş, on binlerce asker tarafından baştan başa sarılmış, sonra kırım başlamış, kırım boyunca yer gök insan feryatlarıyla dolmuştu. Yeni doğmuş bebekten 90′lık ihtiyara kadar her yaş ve cinsiyetten sayısız insan; mitralyöze tutularak, süngülenerek, buğday başağı biçilircesine yok edildi.

Devletin yarı resmi gazetesi durumunda olan Cumhuriyet gazetesi, 16 Temmuz 1930 tarihindeki sayısında Zilan vadisindeki toplu katliamı şöyle veriyordu:

“Karaköse, 14 (Özel muhabirimiz bildiriyor)- Ağrı eteklerinde eşkıyaya katılan köyler yakılarak, ahalisi Erciş’e sevk ve orda iskan olunmuştur. Zilan harekatında imha edilen eşkıya miktarı, 15 binden fazladır. Yalnız, bir müfreze önünde düşüp ölenler 1000 kişi tahmin ediliyor. Zilan deresine sıvışan 5 şaki teslim olmuştur. Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan etmiştir.

Zilan deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur.”

Kaynak:Ahmet Kahramanı’ın Kürt İsyanları (Tedip ve Tenkil) kitabından (s.211,
DEVLET bu katliamı yine bir kısım kürt aşiretlerin desteğiyle yaptı bu kısım kürt kürt aşiretlerinde kurduğu milislerle yaptı….. geliye zilan dediğimiz yerde ki çevre köylerdeki bütün kürtleri dediğimiz yere de yani kürtçe adı ile ser çeme geliye zilane (zilan deresinde) taoplayarak kadın çoluk çocuk 15 bin kişiyi tarıyarak öldürüyorlar.. akrabalarımın çoğu burda öldü.. vurulduklarında zilan deresi [çeme geliyee zilane] sadece kan akıyormuş …. arkadaşlar büyük bir vahşet .. devlet o köylere kırgız türklerini yerleştirdi … kırgız türklerini yerleştiren kenan evren faşistidir!!![1]

Bu kaydın içeriğinden Kurdipedia sorumlu değildir, kayıt sahibi sorumludur. Arşiv amaçlı kaydettik.
Bu başlık 1,918 defa görüntülendi
Bu makale hakkında yorumunuzu yazın!
HashTag
Kaynaklar
[1] İnternet sitesi | Türkçe | https://islamtekmilletttir.blogspot.com
İlgili Dosyalar: 8
Bağlantılı yazılar: 6
Başlık dili: Türkçe
Yayın tarihi: 18-07-2013 (12 Yıl)
Belge Türü: Orijinal dili
İçerik Kategorisi: Şiddet hakkında hikayeler
İçerik Kategorisi: Kürt Davası
İçerik Kategorisi: İnsan hakları
İçerik Kategorisi: Coğrafya
Lehçe : Türkçe
Şehirler: Van
Yayın Türü: Born-digital
Teknik Meta Veriler
Ürün Kalitesi: 99%
99%
Bu başlık Sara Kamele tarafından 09-04-2023 kaydedildi
Bu makale ( Rapar Osman Ozery ) tarafından gözden geçirilmiş ve yayımlanmıştır
Bu başlık en son Rapar Osman Ozery tarafından 09-04-2023 tarihinde Düzenlendi
Başlık Adresi
Bu başlık Kurdipedia Standartlar göre eksiktir , düzenlemeye ihtiyaç vardır
Bu başlık 1,918 defa görüntülendi
QR Code
Bağlantılı dosya - Sürüm
Tür Sürüm Editör Adı
Fotoğraf dosyası 1.0.186 KB 09-04-2023 Sara KameleS.K.
  Yeni başlık
  Olayla ilişkili konu 
  Kadınlar içindir 
  
  Kurdipedi yayınları 

Kurdipedia.org (2008 - 2025) version: 17
| İletişim | CSS3 | HTML5

| Sayfa oluşturma süresi: 0.297 saniye!