Bibliotheek Bibliotheek
Zoek

Kurdipedia is de omvangrijkste Koerdische informatiebron!


Search Options





Geavanceerd zoeken      Toetsenbord


Zoek
Geavanceerd zoeken
Bibliotheek
Koerdische namen
Chronologie van de gebeurtenissen
Bronnen
Geopende items
Mijn verzamelingen
Activiteiten
Hulp bij het zoeken?
Publikatie
Video
Classificaties
Willekeurig artikel!
Verzenden
Stuur een artikel
Afbeelding verzenden
Survey
Uw mening
Contact
Wat voor informatie hebben wij nodig!
Standaarden
Algemene voorwaarden
Item Kwaliteit
Gereedschap
Over
Kurdipedia Archivists
Artikelen over ons!
Integreer Kurdipedia in uw website
Toevoegen / Verwijderen Email
Bezoekers statistieken
Item statistieken
Converteren van fonts
Converteren van kalenders
Spellingscontrole
Talen en dialecten van de paginas
Toetsenbord
Handige links
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
Talen
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Mijn account
Aanmelden
Lidmaatschap!
Wachtwoord vergeten!
Zoek Verzenden Gereedschap Talen Mijn account
Geavanceerd zoeken
Bibliotheek
Koerdische namen
Chronologie van de gebeurtenissen
Bronnen
Geopende items
Mijn verzamelingen
Activiteiten
Hulp bij het zoeken?
Publikatie
Video
Classificaties
Willekeurig artikel!
Stuur een artikel
Afbeelding verzenden
Survey
Uw mening
Contact
Wat voor informatie hebben wij nodig!
Standaarden
Algemene voorwaarden
Item Kwaliteit
Over
Kurdipedia Archivists
Artikelen over ons!
Integreer Kurdipedia in uw website
Toevoegen / Verwijderen Email
Bezoekers statistieken
Item statistieken
Converteren van fonts
Converteren van kalenders
Spellingscontrole
Talen en dialecten van de paginas
Toetsenbord
Handige links
Kurdipedia extension for Google Chrome
Cookies
کوردیی ناوەڕاست
کرمانجی - کوردیی سەروو
Kurmancî - Kurdîy Serû
هەورامی
Zazakî
English
Française
Deutsch
عربي
فارسی
Türkçe
Nederlands
Svenska
Español
Italiano
עברית
Pусский
Norsk
日本人
中国的
Հայերեն
Ελληνική
لەکی
Azərbaycanca
Aanmelden
Lidmaatschap!
Wachtwoord vergeten!
        
 kurdipedia.org 2008 - 2024
 Over
 Willekeurig artikel!
 Algemene voorwaarden
 Kurdipedia Archivists
 Uw mening
 Mijn verzamelingen
 Chronologie van de gebeurtenissen
 Activiteiten - Kurdipedia
 Help
Nieuwe item
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdische Muziek
04-08-2022
بەناز جۆڵا
Bibliotheek
GEOGRAFI OM KURDISTAN
08-11-2018
زریان سەرچناری
Biografie
Venus Faiq
15-10-2018
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Het pad van de gele slippers
07-10-2018
زریان سەرچناری
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
08-11-2016
هاوڕێ باخەوان
Biografie
Shwan Rashid Ahmad Gaffaf
23-10-2016
هاوڕێ باخەوان
Biografie
Shene Baban
09-03-2018
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Oorlog en Vrede in Koerdistan
29-07-2013
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Poëzie uit Koerdistan
16-09-2013
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Koerdistan
22-04-2015
هاوڕێ باخەوان
Statistiek
Artikelen 519,210
Fotos 106,556
Boeken 19,262
Gerelateerde bestanden 97,035
Video 1,384
Plaatsen
Mardin
Bewijsstukken
Oproep aan onze politici: d...
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne...
Bibliotheek
21 STRALEN
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdi...
PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’
Kurdipedia's Mega-Data is een goede hulp bij sociale, politieke en nationale beslissingen..
Groep: Artikkelen | Artikel taal: Türkçe
Share
Facebook0
Twitter0
Telegram0
LinkedIn0
WhatsApp0
Viber0
SMS0
Facebook Messenger0
E-Mail0
Copy Link0
Warderen
Uitstekend
Heel goed
Gemiddeld
Armoedig
Slecht
Toevoegen aan mijn verzameling
Schrijf uw commentaar over dit item!
Aanpassingen
Metadata
RSS
Zoek in Google voor een afbeeldingen voor het geselecteerde item!
Zoek in Google voor het geselecteerde item!
کوردیی ناوەڕاست0
Kurmancî - Kurdîy Serû0
English0
عربي0
فارسی0
עברית0
Deutsch0
Español0
Française0
Italiano0
Nederlands0
Svenska0
Ελληνική0
Azərbaycanca0
Fins0
Norsk0
Pусский0
Հայերեն0
中国的0
日本人0

PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’

PROF. DR. ŞERİF MARDİN’DEN ‘BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ OLAYI’
Prof. Dr. Şerif Mardin (1927-), uzun yıllardır Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve ders veren önemli bir Türk sosyal bilimcidir (Sosyoloji alanında). Mardin’in en önemli ve tartışmalı özelliği; bu yazıda incelenecek olan “Bediüzzaman #Said Nursi# Olayı” kitabındaki gibi, birçok eserinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu modernist felsefesine (Kemalizm) aykırı sayılabilecek İslami ve diğer çevresel aktörleri bilimsel şekilde incelemeye ve anlamaya çalışmasıdır. Bu anlamda, “halk İslam’ı” (folk Islam) veya “hetorodoksi” kavramı, dünyada ve Türkiye’de Mardin’in bilimsel yazına en önemli katkılarından birisi olarak kabul edilmektedir. Mardin, son dönemde “mahalle baskısı; kavramını günümüz Türkiye’sine dair analizlerinde kullanmasıyla da dikkat çekmiş ve gündem yaratmıştır. Bu yazıda, Mardin’in çok ünlü ama aynı zamanda oldukça tartışmalı olan eseri “Bediüzzaman Said Nursi Olayı”nı özetlemeye çalışacağım. Ayrıca, günümüzde Said Nursi’nin kurduğu Nurculuğun bir kolu olan ve Fethullah Gülen liderliğindeki Gülen cemaatinin Türkiye siyasal hayatındaki tartışmalı konumu da dikkate alındığında, kitabın ve kitapta belirtilen fikirlerin daha da önemli bir hale geldiğini burada belirtmek gerekir.

Kitap Hakkında Genel Bilgiler
Orijinal İngilizce ismi “Religion and Social Change in Modern Turkey: The Case of Bediüzzaman Said Nursi” olan ve ilk kez 1989 yılında State University of New York Press tarafından kitap, Metin Çulhaoğlu tarafından 1992 yılında Türkçe’ye çevrilmiş ve İletişim Yayınları tarafından basılmıştır. Eserin Türkçe tam ismi “Bediüzzaman Said Nursi Olayı: Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim” şeklindedir. Kitap, şimdiye kadar 18 baskı yapmayı başarmış önemli bir klasiktir. Bu makale için kullanılan kitap ise, 2010 tarihli 15. baskıdır. Bu kitapta, Profesör Şerif Mardin, kendi takipçileri nezdinde çok özel bir konumu olan Said Nursi’yi ve yarattığı akımı, bu hadisenin kendisine özgü nitelikleriyle birlikte, Türkiye’nin din-toplum ve din-devlet ilişkileri konularındaki genel perspektifi içerisinde yorumlamaya çalışmaktadır. 399 sayfalık bu eser, Türk akademisinin yıldız isimlerinden olan Mardin’i sağ çevrelerde ve özellikle Nurcular açısından çok makbul bir isim haline getirirken, hem çalıştığı konu ve kişinin devlet nezdinde hoş karşılanmaması, hem de Nursi’yi çok parlattığı yönündeki yorumlar nedeniyle, yazar, bu kitabı sonrasında çok sert eleştiriler de almış; hatta birçoklarına göre bu nedenle Türkiye Bilimler Akademisi’ne (TÜBA) kabul edilmesi bile engellenmiştir. Şimdi, bu kitaba ve kitaptaki tartışmalı fikirlere daha yakından göz atalım.

Cumhuriyet Döneminde İslam Araştırmaları
Mardin’e göre, Türkiye’de İslam araştırmaları Cumhuriyet’in ilk yıllarında gelişim gösterememiştir. Bu, dini veya yarı-dini bir rejimden laik bir rejime geçiş yapan yeni devletin din konusundaki baskıcı ve aşırı ihtiyatlı duruşundan kaynaklanmıştır. Ancak 1950 sonrasında çok partili demokrasiye geçilmesiyle beraber, İslam, hem entelektüel, hem de siyasal ve sosyolojik anlamda kendisini yeniden belirgin hale getirmiştir. İşe, önce, Osmanlıca veya Arapça klasiklerin Latin alfabesine geçen Türkiye’de yeni dile çevrilmesiyle başlanmıştır. Ardından, İslam dini ile ilgili yeni çalışmalar da üretilmiştir. Ancak bu çalışmalar, yazara göre daha çok kurumlaşmış veya kurumsallaşmış İslam’la ilgilidir; medreseler, ilmiye (ulema) sınıfı, Şeyhülislam’ın Osmanlı siyasetindeki yeri vs. gibi. Oysa gerçek İslam, halkın kendisinin binlerce yıllık birikimi ve tecrübesi sonucunda özümsediği ve uyguladığı pratik veya hâlihazırda yaşayan dindir. Bunun araştırılması ise, Türkiye’de 1950’lerden sonra bile eksik kalmıştır. Bu nedenle, Mardin’e göre, Türkiye’de laik kesimin en sert eleştirilerini yönelttiği ve hatta zaman zaman nefret objesine dönüşebilen Bediüzzaman Said Nursi’yi incelemek, önemli bir akademik boşluğu doldurmak ve Türkiye sosyolojisine dair önemli tespitler yapmak imkânını sağlamaktadır.

Said Nursi: Hayatı
Said Nursi, 1878 yılında Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesinin Nurs köyünde 7 çocuklu bir ailenin dördüncü çocuğu olarak doğmuştur. Babasının adı Mirza, annesinin adı ise Nuriye’dir. 15 yaşında bir medrese öğrencisi iken hocası tarafından verilen “Bediüzzaman” (zamanın eşsizi) lakabı ismiyle birlikte anılır. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim görmüştür. Kendisinde görülen üstün hafıza sebebiyle, önceleri “Molla Said-i Meşhur” diye tanınmıştır. Talebelik yıllarında, temel İslami ilimlerle ilgili yaklaşık 90 kitabı ezberlemiştir. Şirvan, Siirt, Bitlis, Doğubayazıt ve Tillo’dan sonra 1894’te Mardin’e geçmiştir. Oradan da Bitlis’e gitmiş, sonra da Van’da 12 sene kalmıştır. Van’da kaldığı sürede, eğitim metodunu tamamen kendisinin hazırladığı bir medrese kurmuştur. Esas hedefi ise, aynı metodun uygulanacağı bir üniversiteyi Doğu Anadolu’da kurmaktır. Bu üniversitede din ilimleri ile fen ilimleri birlikte öğretilecek, etnik diller de serbest tutulacaktı. Bu üniversiteye, Kahire’deki meşhur El Ezher Üniversitesi’nden hareketle “Medresetü’z-Zehra” ismini vermiştir. 1900’lü yılların başında 1907 yılında doğuda “Medresetü-z Zehra” adında bir İslam teolojisi üniversitesi kurmak fikriyle İstanbul’a gelmiş ve aslında hayatı boyunca da bu fikrini gerçekleştirmek için gayret göstermiştir. 13 Nisan 1909 tarihinde tarihe “31 Mart Vakası” olarak geçen isyanda isyancıları yatıştırmaya çalışmış; isyan bastırıldıktan sonra kendisi de olaya karıştığı iddiası ile tutuklanmış, fakat mahkemesi görüldükten sonra beraat etmiştir. Birinci Dünya Savaşı yıllarında 1914 yılında Doğu cephesinde gönüllü milis alayı komutanı olarak hizmet etmiştir. Savaş esnasında, Mart 1916’da Bitlis’te yaralanıp iki buçuk yıl Rusya’da esir kalmıştır. 1917’deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtulmuştur. Leningrad’dan Almanya’ya, oradan da Petersburg üzerinden Varşova’ya gelmiş, #Viyana#’yı da gördükten sonra, Sofya üzerinden trenle 1918 Haziran’ında İstanbul’a ulaşmıştır. Dönüşte, Genelkurmay’ın kontenjanından Osmanlı’nın en üst düzey dini danışma merkezi olan ve Mehmet Akif Ersoy’un sekreterliğini yaptığı “Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye”de 4 yıl görev yapmıştır. İngilizlerin İstanbul’u işgali yıllarında onların aleyhinde “Hutuvat-ı Sitte” adıyla bir risale neşretmiştir. 1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde, tedbir olarak 1926 yılında önce Burdur’a, ardından 25 Ocak 1927’da Isparta ve Isparta ili Eğirdir ilçesine bağlı ve Eğirdir’in 25 km kuzeybatısında Barla’ya gönderilmiştir. Burada sekiz yıl kalmış; “Risale-i Nur” isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazmıştır. Eserleri ve fikirleri sebebiyle 1935 senesinde Eskişehir Mahkemesi’ne sevk edilmiş ve 1936 yılında sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etmiştir. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edilmiş; tüm bu mahkemeleri beraatla neticelenmiştir. 1950 yılında çok partili hayata geçildiğinde, eserlerini matbaada bastırmış ve geniş kitlelerce tanınmaya başlamıştır. Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde 82 yaşında Şanlıurfa’da vefat etmiştir. Naaşı, Halilürrahman Dergâhı’nda kendisine ayrılan yere defnedilmiş; ancak 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrasında, Milli Birlik Komitesi hükümeti kararıyla, mezarı Urfa’daki yerinden alınarak Isparta’ya götürülerek şehir mezarlığına gizlice defnedilmiştir.

Prof. Şerif Mardin’in Kitabından Bazı Fikirler ve Bunların Yorumlanması
Said Nursi (1876-1960)[9], Osmanlı’nın son ve Cumhuriyet Türkiye’sinin ilk onyıllarında yaşamış son derece dindar bir Müslüman ve Nurculuk adı verilen İslami akımın (Nur cemaati de denir) kurucusudur. 1878 Bitlis Hizan doğumlu olan Nursi’nin gerçek ismi Said Okur’dur. Cumhuriyet’in ilk yıllarında devletten pek teveccüh göremese de, 1950’lerde Demokrat Parti ve Adnan Menderes-Celal Bayar ikilisinin iktidara gelmesiyle birlikte Türkiye’de sağ çevreler için çok mümtaz bir kimse haline gelen Nursi, Mardin’e göre, İslam dinine mitsel ve şiirsel sembolik bir repertuar kazandırmış olan önemli bir İslam âlimidir. Laik Türkiye’de unutulan İslami değerleri yeniden canlandırma amacını gütmüş olan Nursi, diğer İslam bilginleri ve muhafazakâr siyasetçiler gibi temel bir sorunla karşılaşmıştır: Son derece kapsamlı ve kendisine özgü bir hukuk sistemi bile olan İslam dini ile kendisine özgü gereksinimleri ve kuralları olan devleti nasıl bir arada tutabilecek ve bir potada eritebilecektir?.. Osmanlı Devleti, hiç düşünmeden Fransız medeni hukukunu Türkçe’ye çevirebilecek, bazı alanlarda uygulamaya sokabilecek ve yeri geldiğinde din kurallarını devlet karşısında arka plana atabilecek esneklikte bir devlet olmuştu. Bu konu dışında, Kürt kökenli olan ve hatta Said-i Kürdi olarak da bilinen Nursi’nin bir diğer önem verdiği ve kafa yorduğu konu da, yeni kurulan milli ve üniter Türkiye devleti içerisinde Kürtlerin durumu olmuştur. Bu iki konu üzerinde yazdıkları, Nursi’ye dini-teolojik yönü dışında siyasal bazı anlamlar da yüklenmesine neden olmuştur.
İslam teolojisinde aracılık kurumu genel olarak reddedilse bile, Ortadoğu’nun ekolojik bazı koşulları (halkın İslam konusundaki cehaleti, tarih ve Arapça bilmemesi vs.), aracılık kurumunu çoğu zaman bir gereklilik haline getirmiştir. Ortodoks ulemanın “yasalcı, mütereddit ve kuru” nitelikteki kent İslam’ı, genellikle tasavvufi hareketleri güçlendirmiştir. Ancak kent Sufiliği de ikiye ayrılır; Sufilik eğitimi alanlar ve kitleler… Dolayısıyla, hem Ortodoks, hem de Heterodoks anlamda, Şeyh ve aracı din adamları, Ortadoğu coğrafyasında sosyolojik olarak gerekli görülmüş ve kendiliğinden ortaya çıkmışlardır. Aslına bakılırsa, “ulu kişi” imajı, İslam toplumlarında pater familias’la ve öğretmenin benzer rollerini vurgulayan örgütlenme ilkeleri ile de uyum halindedir. Bu noktada, Nurculuk ve Said Nursi’nin ayırt edici özelliği ise, sembolizm konusunun ve mistisizm özelliğinin diğer İslami gruplara kıyasla çok daha ön planda olmasıdır. Diğer önemli bir Türk aydını olan Zülfü Livaneli de, Nurculuk ile varoluşçuluk akımı arasındaki paralelliklere dikkat çekmiştir.
Nursi’nin kurulmasına önderlik ettiği Nurculuk, son derece karmaşık bir İslami harekettir. 20. yüzyılın başlarında Osmanlı’da ve sonrasında Türkiye’de oluşan agnostik veya ateist aydın-dindar halk uçurumu, Anadolu’da demokrasinin ve modernleşmesinin önünde en büyük engeli teşkil etmiştir. Bu anlamda, Nurculuk, yazara göre sosyolojik bazı gelişmelerin sonucu olarak doğmuştur. 1926 yılında devlet tarafından Isparta’ya yerleştirilen Nursi, Osmanlı döneminde de önemli bir din ve siyaset merkezi olmuş ve birçok devlet adamı yetiştirmiş bu bereketli topraklarda, Cumhuriyet’e geçişle birlikte yaşanan keskin geçişi tam olarak benimseyemeyen halk kitlelerini peşinden sürüklemeyi başarmıştır. Burada kitleleri en çok etkileyen unsur, modern yaşamın bazı niteliklerine kolay adapte olamayan Anadolu halkının, Nursi’de ahlâkı bulmasıdır. Modern toplumda ahlâki değerleri yerli yerine oturtamayan insanlar, bu değer boşluğu içerisinde maneviyatı ve ahlâk kaynağını en kolay şekilde İslam dininde ve ömrünü bu yola adayan Said Nursi gibi kişilerde bulmuşlardır. Zaten tam da bu nedenle, tek-parti dönemi, askeri darbe ya da müdahaleler sonrasındaki ara rejim dönemleri ve Bülent Ecevit’in 1970’lerdeki inanılmaz performansı sayılmazsa, Türkiye’yi daima merkez sağ ve sağ hükümetler yönetmiş ve İslam dini, toplumsal ve siyasal yaşamda hep ön planda olmuştur. Buna karşın, Nursi’nin ve Nurculuk hareketinin tasavvur ettiği İslam anlayışı, hareketin 1950’lerde Adnan Menderes ve Demokrat Parti’ye, 1960’larda Süleyman Demirel ve Adalet Partisi’ne, 1970’lerde Necmettin Erbakan ve Milli Selamet Partisi’ne, 1980’lerde Turgut Özal ve ANAP’a, 2000’lerin başında ise Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ve Recep Tayyip Erdoğan’a destek verdiği de düşünülürse, köktendinci İslamcılık noktasında Arap dünyasındaki hareketlerden ayrılır ve Türkiye’ye özgü daha modernist bir çizgiyi temsil eder.
Kitabının son bölümünde ise, Şerif Mardin, kitap boyunca yaptığı inceleme ve analizlerin ardından önemli tespitler yapmakta ve önceki tespitleri tekrarlamaktadır. Ona göre; Said Nursi’nin ve Risale-i Nur külliyatının en temel özelliği; kişiyi çevreleyen dünya ile ilgili bir “efsun” yaratan mitik-şiirsellik duygusunun korunmasıdır. İkincisi, yazarın atıfta bulunduğu ve “lehçe” olarak nitelendirdiği bu özel dil, belirli birinin kişiliğinin ya da kimliğinin genişlemesi şeklinde tanımlanabilecek yapıdadır. Üçüncü olarak, bu lehçe, evrenin ve dünyanın bilişsel bir modelinin oluşturulmasına yaramaktadır. Lakin bu üç boyutun hiçbiri, kendi katıksız halinde görülmez; aralarındaki ilişki, renkler arasındaki ilişkiye benzer: renkler birbirine karışır, teşhis edilebilir renkler karışım içinde belirsizleşirken, sonra belli noktalarda yeniden ortaya çıkarlar.

Sonuç
Bugün Türkiye’de sol çevrelerde en sık kullanılan argümanlardan birisi de, şeyh, cemaat lideri veya benzeri din adamları ya da büyüklerinin cahil halkı din ile aldattıkları ve bundan ekonomik ve siyasal çıkar elde ettikleri yönündedir. Bu, aslında bir bakıma doğru da olabilir. Ancak Türkiye gibi halkın gelir seviyesinin son derece düşük olduğu ve halkın seçmen davranışını neredeyse tamamen ekonomik rasyonelin belirlediği bir ülkede, bu tarz bir açıklama son derece yetersiz kalmaktadır. Bugün milyon dolarlık ekonomilere ve siyasi nüfuza sahip olan çeşitli tarikat ve cemaatler, devletin İslam anlayışı ve pratiklerindeki bir eksikliği doldurduğu için bu kadar destek buluyor olmalıdırlar. Zira aksi takdirde, insanların kendi kıymetli ve kısıtlı vakit ve paralarını başkaları için harcamalarının bir izahı olamaz. Modern toplumda bireyin yaşadığı yalnızlık ve çaresizlik duygusu, ekonomik sorunlar ve içsel dindarlık gibi birçok faktör, bireylerin tarikat ve cemaat gibi yapılara katılmasına neden olabilmektedir. Ayrıca Said Nursi’nin takipçilerinin sosyolojik olarak daha çok alt veya orta alt sınıf olarak değerlendirilebilecek kişilerden çıkması, İdris Küçükömer’in Türkiye’ye dair yaptığı meşhur sağ-sol tespitini de akla getirirsek, bu anlamda oldukça manidardır. Sonuçta, Said Nursi ve diğer İslam akımları, ciddi akademik çalışmalar yapılarak incelenmesi ve küçümsenmemesi gereken sosyolojik tabanlı hareketlerdir. Mardin’in çalışmasını da, bu yolda atılmış ilk cesur adım olarak kabul etmek gerekir.
1927 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde başladığı orta öğrenimini ABD’de tamamladı. Stanford Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü mezuniyetinin ardından lisansüstü eğitimini John Hopkins Üniversitesi’nde yaptı. 1954’te Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne asistan olarak giren Şerif Mardin, doktorasını “Yeni Osmanlıların Düşünsel Yapıtları” konulu teziyle Stanford Üniversitesi’nde tamamladı. 1964’te Doçentliğe, 1969’da Profesörlüğe yükseldi. 1973’te geçtiği Boğaziçi Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi ve Sosyoloji dersleri verdi. ABD’de Columbia ve California, İngiltere’de Oxford Üniversitesi’nde konuk öğretim üyesi olarak dersler verdi. Halen Washington D.C.’deki American University Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyeliği yapan ve aynı üniversite bünyesinde faaliyet gösteren İslâmi Araştırmalar Merkezi’nin Başkanlığı görevini sürdüren, aynı zamanda Sabancı Üniversitesi´inde öğretim görevliliğine devam eden Mardin’in yayımlanan kitapları şunlardır: Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908 (1964), Din ve İdeoloji (1969), İdeoloji (1976), Türkiye’den Toplum ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1990), Siyasal ve Sosyal Bilimler (Makaleler derlemesi, 1990), Türkiye’de Din ve Siyaset (Makaleler derlemesi, 1991), Türk Modernleşmesi (Makaleler derlemesi, 1991), Religion and Social Change in Modern Turkey. The Case of Bediüzzaman Said Nursi (1989) [Bediüzzaman Said Nursi Olayı / Modern Türkiye’de Din ve Toplumsal Değişim (1992)], The Genesis of Young Ottoman Thought (1962) [Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu (1996)], Türkiye, İslam ve Sekülarizm (Makaleler derlemesi, 2011).[1]
Dit item werd in het (Türkçe) geschreven, klik op het pictogram om het item te openen in de originele taal!
Bu makale (Türkçe) dilinde yazılmıştır, makaleleri orijinal dilinde açmak için sembolüne tıklayın!
Dit item is 602 keer bekeken
HashTag
Bronnen
[1] Website | کوردیی ناوەڕاست | politikaakademisi.org
Gekoppelde items: 3
Groep: Artikkelen
Artikel taal: Türkçe
Publication date: 10-10-2016 (8 Jaar)
Boek: Verslag
Boek: Politiek
Dialect: Turks
Provincie: Turkij
Publication Type: Born-digital
Soort document: Originele taal
Steden: Istanbul
Technical Metadata
Item Kwaliteit: 99%
99%
Toegevoegd door ( سارا ک ) op 10-08-2022
Dit artikel is beoordeeld en uitgegeven door ( هەژار کامەلا ) op 11-08-2022
Dit item is voor het laatst bijgewerkt door ( هەژار کامەلا ) op: 10-08-2022
URL
Dit item is volgens Kurdipedia's Standaarden nog niet afgerond en verder moet het herzien/aangepast worden!
Dit item is 602 keer bekeken
Attached files - Version
Type Version Toegevoed door
Bestaandsfoto 1.0.130 KB 10-08-2022 سارا کس.ک.
Kurdipedia is de omvangrijkste Koerdische informatiebron!
Bibliotheek
Irakese vluchtelingen in Nederland
Afbeelding en tekst
Gevangene van het Turkse leger tijdens de Dersim opstand. (1938)
Artikkelen
Turkse aanval in Syrië moet Koerden breken
Biografie
Shene Baban
Artikkelen
Sherefxane Bedlisi: vader van de geschiedenis
Artikkelen
Ook in Iraaks Koerdistan volgt macht de lijn van het bloed
Bibliotheek
Oorlog en Vrede in Koerdistan
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdische Muziek
Afbeelding en tekst
Koerdische vrouwen aan de oever van de Kaspische Zee begin 20e eeuw
Biografie
Shwan Rashid Ahmad Gaffaf
Biografie
Araz Talib
Bibliotheek
Werkbezoek Iraaks Koerdistan
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
Artikkelen
Turkse grondtroepen trekken noordoosten van Syrië binnen

Actual
Plaatsen
Mardin
25-08-2012
هاوڕێ باخەوان
Mardin
Bewijsstukken
Oproep aan onze politici: doorbreek het stilzwijgen rond Afrin
23-03-2018
هاوڕێ باخەوان
Oproep aan onze politici: doorbreek het stilzwijgen rond Afrin
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
08-11-2016
هاوڕێ باخەوان
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
Bibliotheek
21 STRALEN
13-07-2020
ڕێکخراوی کوردیپێدیا
21 STRALEN
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdische Muziek
04-08-2022
بەناز جۆڵا
Classificatie Van de Koerdische Muziek
Nieuwe item
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdische Muziek
04-08-2022
بەناز جۆڵا
Bibliotheek
GEOGRAFI OM KURDISTAN
08-11-2018
زریان سەرچناری
Biografie
Venus Faiq
15-10-2018
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Het pad van de gele slippers
07-10-2018
زریان سەرچناری
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
08-11-2016
هاوڕێ باخەوان
Biografie
Shwan Rashid Ahmad Gaffaf
23-10-2016
هاوڕێ باخەوان
Biografie
Shene Baban
09-03-2018
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Oorlog en Vrede in Koerdistan
29-07-2013
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Poëzie uit Koerdistan
16-09-2013
هاوڕێ باخەوان
Bibliotheek
Koerdistan
22-04-2015
هاوڕێ باخەوان
Statistiek
Artikelen 519,210
Fotos 106,556
Boeken 19,262
Gerelateerde bestanden 97,035
Video 1,384
Kurdipedia is de omvangrijkste Koerdische informatiebron!
Bibliotheek
Irakese vluchtelingen in Nederland
Afbeelding en tekst
Gevangene van het Turkse leger tijdens de Dersim opstand. (1938)
Artikkelen
Turkse aanval in Syrië moet Koerden breken
Biografie
Shene Baban
Artikkelen
Sherefxane Bedlisi: vader van de geschiedenis
Artikkelen
Ook in Iraaks Koerdistan volgt macht de lijn van het bloed
Bibliotheek
Oorlog en Vrede in Koerdistan
Bibliotheek
Classificatie Van de Koerdische Muziek
Afbeelding en tekst
Koerdische vrouwen aan de oever van de Kaspische Zee begin 20e eeuw
Biografie
Shwan Rashid Ahmad Gaffaf
Biografie
Araz Talib
Bibliotheek
Werkbezoek Iraaks Koerdistan
Bibliotheek
De ıraakse Anfal - Campagne tegen de Koerden Feiten en nasleep (1988 - )
Artikkelen
Turkse grondtroepen trekken noordoosten van Syrië binnen

Kurdipedia.org (2008 - 2024) version: 15.5
| Contact | CSS3 | HTML5

| Pagina wordt gegenereerd in: 0.438 seconde(n)!